Bekaa Vadisi’nden PKK devletine… - Orhan Turan

Gazeteci Orhan Turan'ın kişisel sitesi

Salı, Haziran 26, 2018

Bekaa Vadisi’nden PKK devletine…


Türkiye, 11 Mart’ta başlattığı harekatla, Hakkâri Şemdinli karşısındaki Kandil’i hedef alıyor. Hava ve karadan düzenlenen operasyon, PKK’nın bu bölgedeki Zap, Metina, Gare, Avaşin ve Basyan kamplarının yanı sıra, nihayetinde ana karargâhının ele geçirilmesini hedefliyor.
Peki Türkiye, 1998'den beri Kandil’e konuşlu örgüte neden şimdi böyle bir harekât düzenliyor?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 19 Haziran’da Mersin’deki seçim konuşmalarında, “Biz o Kandil'e Türk bayrağını dikiyoruz” diyerek nihai hedefin bu olduğunu net biçimde ortaya koyarken, yıllardır “gidilemez” ve “girilemez” sanılan Kandil’e Türk askeri bu kadar hızlı ve kolay” nasıl gidebiliyor.
Ne değişti de 2008’de 10 bin askerle havadan ve karadan gerçekleştirilen “Güneş Harekâtı” ile gidilemeyen Kandil’e şimdi gidilebiliyor? Bunun için önce geçmişe sonra da bugüne kısaca göz atalım.

Bir Sovyet aparatı olarak PKK’nın yeşermesi: Bekaa Vadisi

PKK’nın oluşumu hazırlayan ideolojik kaynak kuşkusuz “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği” (SSCB) oldu. Komünist, Marksist ideolojiden etkilenen Abdullah Öcalan, 1978’de örgütü kurarken, içerde tutunamayacağını anlayınca, ona kucağını Sovyet bloğu içindeki Suriye açtı. Soğuk savaş tüm şiddetiyle sürerken elbette Ruslar için ABD’nin sınır kalesi Türkiye’ye karşı böyle bir yapılanma bulunmaz bir fırsat olacaktı.

Örgüt, kısa sürede SSCB’nin müttefiki olan Suriye’nin yönettiği Lübnan’daki Bekaa Vadisi’ne yerleştirildi.
O döneme kadar ağırlıklı olarak Rusya öncülüğünde İran ve Suriye’den destek alan PKK, 1990’da Sovyetler’in dağılmasıyla yeni bir evreye girecekti.  

PKK’nın ABD güdümüne girişi ve Kandil üstlenmesi

 ABD’nin Irak’a yönelik 1991’de gerçekleştirdiği ilk saldırı girişimi (Çöl Fırtınası Harekâtı) bu bakımdan bir milat oldu.
Sovyetlerin eski oyuncağı PKK’yı, “komünizm tehlikesini” bertaraf edildikten sonra artık Arap ve Türk coğrafyası için devreye sokan ABD, Irak kuzeyinde yapılanan ve Türkiye’nin o dönemlerde PKK ile eş tuttuğu Peşmerge’yi de eğitime tabi tutarak işe koyulacaktı.
Gizli ABD üslerinde eğitime tutulan Peşmergeler, Irak kuzeyinde konuşlandırılırken, 1998’de ise PKK, Bekaa Vadisi’nden Kandil’e taşınıyordu.
Rus ve Suriye paktında “Büyük Kürdistan” hayali kuran PKK, bu defa ABD’nin bölgeyi işgal planları dâhilinde bu ülkeden direkt destek ve koruma almaya başladı.
1991’de Irak’ı vuran, ancak Saddam’ı devirmeyen ABD, bu örgüte ilk korumayı o dönemde 36. Paralel’deki “uçuşa yasak bölge” uygulamasıyla sağladı. Buna göre Saddam, ülke kuzeyindeki alanlara uçak bile uçuramayacaktı.
Oluşturulan bu güvenli hava koridoru (güvenli bölge) hem Peşmerge unsuru hem de Kandil’e dokunulmazlık sağlamıştı.
ABD askerleri Suriye'de.
Nihayetinde 20 Mart 2003'te gerçekleşen Irak’ın işgali de, kuzeyde büyütülen ve korunan Peşmerge ve PKK’nın himayesi ve rehberliğinde, ülkenin kuzeyinden Bağdat’a doğru gerçekleştirildi.

Barzani bu yardımın karşılığında “Kuzey Irak Kürt Bölgesi (IKBY)” adıyla özerk bir yapıya kavuşurken, Kandil’de en güvenli ve güçlü dönemlerine giriyordu.

Nihayetinde 1990’lara kadar, Batı müttefiki Türkiye’yi hedef alan Sovyet destekli Bekaa Vadisi’nde konuşlu PKK, bundan sonra ABD’nin bölgeyi dizayn etmek için kullandığı yeni manivelası olarak Kandil’e taşınmış oldu.

ABD’nin, 20 yıl boyunca PKK’ya üs olarak seçtiği Kandil, artık misyon ve fonksiyonunu yitirmiş dağlık bir alandan ibaret. Bekaa Vadisi’nden sonra Kandil de ilk kez 2018 itibari ile misyonunu tamamlamış durumda.

Boşalan bu dağlık alana Türk ordusunun bir operasyon yapması da ABD’nin bölgedeki stratejik çıkarları açısından artık hiçbir önem taşımıyor.

Kandil’in boşaltılması, ABD’nin PKK için biçtiği yeni rol içinde, Suriye kuzeyinde oluşturulan özerk PKK devletinin kurulmasıyla ilgili… 

PKK’nın yerleşik düzene geçişi ve devletleşme süreci: Son evre…

Suriye savaşında ABD desteğini alan YPG/PKK’nın, Suriye kuzeyinin neredeyse tamamına yayılarak Rakka, Haseke, Deyr ez Zor gibi alanları ele geçirip burada defakto devlet kurması ve ABD’nin onlarca üsle örgüte koruma kalkanı oluşturması, Kandil’e olan ihtiyacı da fiili olarak ortadan kaldırmış oldu.

Türkiye’nin hava saldırılarına açık hedef olan Kandil’de kalmaktansa, ABD üslerinin yanında güvenli bir üslenme ve devletleşme, artık “ABD’nin belirlediği bir PKK stratejisi”.
1978’de Türkiye’de kurulan ve hemen sonrasında Bekaa vadisinde yeşermeye bırakılan PKK, 1998’de taşındığı Kandil’den şimdi Suriye’ye kalıcı olarak yerleşiyor.

Bugüne kadar dağlarda “gerilla” formunda varlık sürdüren örgüt, artık Suriye kuzeyinde şehirde varlık sürdürerek yeni bir evreye girmiş oluyor.

Peki Türkiye’de koparılan “Kandil fırtınasını” nasıl okumalı…

Öyle anlaşılıyor ki ABD, vazgeçilmezliğini yitirmiş Kandil’i, Türkiye ile yapılan müzakerelerde artık “feda edilecekler listesinin ilk sırasına” koymuş görünüyor.

Zira, ABD için asıl olan Suriye kuzeyindeki YPG alanlarının Türkiye’den alınacak sözlerle garanti altına alınması. Bunu yaparken masaya getirilen Kandil ya da Menbiç gibi noktalar da bu garantiye karşılık masada duran enstrümanlar olarak değerlendirilebilir.
Suriye ve Irak genel durum haritası
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri öncesinde “Kandil’e büyük taarruz” seslerini daha yüksek duymamızın nedeni de bu.

Bu değerlendirmeye göre ABD, Türkiye’nin Kandil’e gitmesine izin verecek, Menbiç’te de Türkiye'nin bir biçimde kısmi de olsa kontrolünü kabul edecek. 
Bunun karşılığında Fırat’ın doğusundaki alanlarda 1990’dan itibaren Peşmerge’ye verdiği özerklik benzeri bir yapıyı da PKK/YPG’ye vermek için düğümü bağlayacak. 

En azından şu aşamada ABD'nin çizdiği ve sahaya yansıyan senaryonun bu olduğu anlaşılıyor. 
Ancak, bu senaryonun, bundan sonra tutup tutmayacağı ve nihayete erip ermeyeceğini de kuşkusuz Türkiye'nin tavrı belirleyecek. Bunu da elbette ilerleyen zaman gösterecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.