Kur’an ve ezanın yasaklı yılları - Orhan Turan

Gazeteci Orhan Turan'ın kişisel sitesi

Pazartesi, Mart 02, 2015

Kur’an ve ezanın yasaklı yılları


Türkiye’de Kuran öğretim ve öğrenimi 24 yıl, Arapça ezan ise 18 yıl boyunca yasaklıydı. Hatta “Milli Şef” İnönü yayınladığı kararname ile “Elif Ba” ve “54 Farzı” bile yasaklıyordu.

Orhan TURAN -  Yaşları 20’den genç olup da, Türkiye yakın tarihini okumayan bireyler için akıl dışı gelebilir. Zira yakın tarih, onların son 13 yılda gördükleri Türkiye ile daha öncesinde var olan Türkiye arasında büyük bir farkın olduğunu gösteriyor. Gençler, eskiye nispeten daha özgür bir Türkiye’de yaşarken, geçmişin Türkiye’sinde inanç özgürlüğü ve dine karşı akıl almaz yasaklar uygulandı. 1923’te kurulduktan sonra yasak, baskı ve istibdatla oturtulmaya çalışan yeni Türkiye Cumhuriyeti’nde Kuran eğitimi, din eğitimi, Arapça ezan, çarşaf, sarık, sakal gibi dini inancın gereği kullanılan birçok dini sembol yasaklanmıştı.

24 YIL KESİNTİSİZ YASAK

  • Türkiye’de Kur’an öğrenimi, resmi olarak 24 yıl boyunca yasaklandı. Yasak, 3 Mart 1924 tarihinde 430 numaralı yasayla başladı. (Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası)
  • Kanuna göre Arap harfleriyle yazılan kitaplar yasaklı hale geldi. Kur’an öğrenimi de ‘Tevhid-i Tedrisat’ uygulamasıyla kaldırıldı.
  • Kanunu’nun kabulünden bir süre sonra “Türkiye'de sadece Müslüman vatandaşların olmadığı, Müslüman olmayan Türk vatandaşlarının da dinsel gereksinmeleri ve vicdan özgürlüğü olduğu” düşünülerek; ilkokul programından Kur’an dersleri, ortaokul ve lise programından da din, Arapça ve Farsça dersleri çıkarıldı.
  • Başlangıçta isteğe bağlı bir ders haline getirilmiş olan din dersi; ortaokullarda 1930’da, öğretmen okullarında 1931’de, şehir ilkokullarında 1933’de, köy ilkokullarında 1939’da tamamen müfredettan çıkarıldı. Tüm bu gelişmeler sonucu 1939-1948 yılları arasında din derslerinin hiç yer almadığı bir örgün eğitim deneyimi yaşandı
  • Yasak, 1948 yılına kadar katıksız sürdü. Zamanla din öğretimi açığının giderek büyümesi üzerine ilk kez 15 Ocak 1949’da İmam Hatip Kursları açıldı.
  • Kur’an öğretiminin okul bazında verilmesi ise ilk kez 1950 Demokrat Parti iktidarıyla mümkün oldu.
  • Sadece yayınlar değil, Arapça okunan ezan bile bu yasağın 18 yıl boyunca kurbanı oldu.
  • Milli Şef’i İsmet İnönü, İcra Vekilleri Heyeti’nce 25/11/1944 tarihinde kabul edilen o kararla “Elif Ba” ve “54 Farzı” bile yasaklıyordu.
1944 tarihli İsmet İnönü imzalı Bakanlar Kurulu kararı İcra Vekilleri Heyeti’nce 25/11/1944 tarihinde kabul edildi.

YASAK LİSTESİ: NAMAZ HOCASI, ELİF BA, 54 FARZ

İlk belge 1944 tarihli İsmet İnönü imzalı Bakanlar Kurulu kararına ait… Kararda Hz. Muhammed’in doğumunu anlatan Mevlid-i Şerif ile namazın nasıl kılınacağını açıklayan ‘54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası’ yasaklanıyor. 
İcra Vekilleri Heyeti’nce 25/11/1944 tarihinde kabul edilen o kararda aynen şu ifadeler yer alıyordu. “İstanbul Maarif Kütüphanesi’nin yayını olan ‘Tam Mevlid-i Şerif’ ile Burdurlu Abidin Kara Arslan’a ait İzmir Kültür Basımevi’nde yayımlanan, ‘54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası’, 25 Kasım 1944 tarihinde yasaklanıyor. “1881 sayılı Matbuat Kanunu’nun 2657 sayılı kanunla değiştirilen 51. maddesine göre, İcra Vekilleri Heyeti’nce 25/11/1944 tarihinde kabul olunmuştur” ifadesinin yer aldığı belgede İsmet İnönü’nün yanı sıra 14 imza bulunuyor.

ACI TABLO, CHP KURULTAYINI BİLE KARIŞTIRMIŞ

Türkiye İmam Hatip Hatipliler Vakfı’nın resmi belgelere dayanarak hazırladığı İmam Hatip Tarihçesi adlı çalışmaya göre, CHP Türkiye’deki din eğitimine büyük bir darbe vurdu. Çalışmaya göre, yasak ve baskı kararlarının vahim sonuçları CHP’nin 1947’deki 7. Olağan Kurultayı’nda da gündeme geldi. Bir milletvekili, yaşanan tabloyu “Gençler, ‘manevi gıdaya ihtiyacımız var, bizi Hıristiyan yapın' diyerek Mukaddes Kitaplar Şirketi'ne müracaat ediyorlar” sözleriyle anlatıyordu.
Bunun üzerine İmam Hatip kursları adı altında 9 aylık geçici kurslarda imam yetiştirilmeye çalışılmasına karar veriliyor.

NADİR NADİ’NİN İSYANI

Aynı tarihlerde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Meclis'teki CHP kürsüsünden her ne kadar, ''İmam Hatipleri, İlahiyat Fakülteleri'ni, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı biz kurduk'' dese de tarih bunun da aksini söylüyor. Vekillerin yakınmalarına benzer durumu Şubat 1948 tarihli Selamet Mecmuası'nda Cumhuriyet gazetesinin başyazarı Nadir Nadi tarafından bile dile getirilmiş, Nadi, köylerin imamsız, camilerin müezzinsiz kalmasından yakınır olmuştu. Tüm bu tepkilerin ardından 1947 yılından sonra genelge, yönetmelik alanında bazı hukukî gelişmeler oldu. 1949 yılından sonra da kanunlarda yapılan bazı düzenlemelere dayanarak, 1949 yılının şubat ayından başlamak üzere çeşitli alanlarda din öğretimi yeniden uygulamaya konulmaya başlamış, bazı illerde İmam Hatip kursları adıyla kurslar açılmaya başlanmıştı. 

ACI VE BASKILAR TANIKLIKLARDA HALA YAŞIYOR

DEDEM SON NEFESİNİ KUR’AN ÖĞRETTİĞİ DEĞİRMENDE VERDİ

Tüm İlahiyat Fakülteleri ve Yüksek İslam Enstitüsü Merkezi Derneği Başkanı Selahattin Yazıcı: “Babaannemin babası Hacı Müslüm Efendi (Müslüm Üçüncü) bizzat İsmet İnönü tarafından Kur’an öğrettiği için Bafra Müftülüğü’nden atıldı. Ama dedeme Bafra halkı sahip çıkarak, aralarında para toplayıp, onun maaşını vererek, Bafra’daki hizmetlerini sürdürmesini istedi. Dedem 1986’da vefat etti. Her şeyi ondan dinledik. Kurs verecek yer bulamadığı için çocuklara değirmende ve mağaralarda Kur’an dersi verdiğini söylemişti. Ölümü nasıl oldu biliyor musunuz? Son nefesini Kur’an öğrettiği o değirmenin üzerinde verdi. Şükür ki o günler geride kaldı”

MUS’AF VE CÜZLERİ DE SUÇ ALETİ OLARAK TOPLUYORLARDI

Hayrettin Karaman: “Bugün de olduğu gibi Kuran Kursuna devam yaşı ilkokulun bitirilmesine bağlıydı. Okul bitince de iş hayatı başladığı için Kur’an öğrenimi mümkün olmuyordu. Mahallelerde Kur’an okumasını bile kadınlar, 12-13 yaşından küçük çocuklara Kur’an öğretiyorlardı. Birkaç defa çocukluğumda buna tanık oldum. 1941’de Çorum’da kıyı mahallede oturuyorduk. Azine hoca vardı, Kur’an öğreten. Ben oynarken bir de baktım bir kalabalık geliyor. Birçok polis ve jandarma içeri girdi ve evi bastı. 60’lı yaşlarındaydı… Azime hoca bayıldı. Baygın halde kollarına girerek onu, 12-15 yaşlarındaki öğrencileriyle topladılar. Mus’af ve cüzleri de suç aleti olarak topluyorlardı.  O kadar korkmuştum ki mahallede oynarken beni de alılar diye korktum. Bir çamura ellerimi sırtımı yapıştırdım Ki beni alamasınlar… 6-7 yaşlarındaydım. Gözdağı veriyordular”

BEN ARAPÇA’YI KÜFEDE SAKLANMIŞ KUR’AN’LA ÖĞRENDİM

Kur’an- Kerim, Arapça’nın okunduğu hiçbir yer yok. Her yer kapatılmış. Bazı âlimler gizli gizli evlerin iç bölmelerinde, dışarıya nöbetçi koyarak Kur’an-ı Kerim öğretiyorlar. Size ilk Arapça’yı nasıl öğrendiğimi anlatayım. 16-17 yaşlarındaydım hocamdan Arapça öğretmesini istediğim. Bana “Ben devlet memuruyum yasak” dedi. Kimden öğrenirim dediğimde de bana bir hocanın adı verdi. Ahıska’dan gelmiş bir hoca Server efendi... Kur’an öğretiminin itibarı o kadar düşürülmüştü ki, bakkallık yapmaya başlamış. Bakkalına girdim. Anlattım. Arapça öğrenmek istiyorum dedim. Bana dedi ki, biz dedi sohbet yapıyormuşuz gibi ders yapıyoruz. Dışarıda nöbetçi olur. Jandarma geldiğinde Kur’an ve diğer kitapları küfelere saklarız. Bu şartlarda gelirsen gel… Ben Arapça’yı küfede saklanmış Kur’an’la öğrendim.

GÜNÜMÜZ VE TARTIŞMALAR

  • Kuran eğitiminin okul çağı öğrencileri tarafından alınmasını sağlamak için son adım Kamuoyunda "4+4+4"  olarak bilinen kanunla mümkün oldu.
  • 28 Şubat’la birlikte yasalaştırılan 8 yıllık kesintisiz eğitim, ilköğretim ve orta öğretim arasındaki süreyi birleştirdi. Böylece ilkokula başlayan çocuk, ara vermeden orta okula devam etmek zorunda kaldı. (Bu yasa özellikle ilkokul sonrası verilen Kur'an eğitimini önlemeyi amaçlıyordu.)  
  • Aynı dönemde (28 Şubat 1997 - 18 Maddelik MGK kararları) Kuran eğitimi için yaş sınırlaması getirilmişti. 
  • Din eğitiminde açılan bu yara, 2012'de "4+4+4"  olarak bilinen kanunla giderilmeye çalışıldı. Bu kanun ilkokulu 4 yıl, ortaokulu 4 yıl liseyi dört yıla böldü. Her kademede ara vermek mümkün hale geldi. 
  • Ardından Kuran seçmeli ders haline geldi.
  • Ancak akılda kalan Kılıçdaroğlu’nun sözleri oldu. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2012 yılı Mart ayında İzmir’de katıldığı temel atma töreninde Kur’an öğretiminin seçmeli ders haline gelmesinden duyduğu memnuniyetsizliği dile getirip,  “Kuran’ı süslü kılıflarda saklarız, duvara asarız ve besmeleyle ele alırız” sözleri oldu. Kılıçdaroğlu ve aynı ideolojideki bazı kesimler böyle yapsa da tarihi belgeler bu söylemi yalanlıyor. Resmi belgelere göre Kuran’ı değil kılıfa koymak rafta tutmak bile yasaktı… 
  • Eğitim sistemindeki ‘rahatsızlık 2015’te de kendini gösterdi. Alevi grupların katılımıyla yapılan “Laik Eğitim” eylemleriyle, Kuran ve Din derslerine yönelik tepkiler ortaya kondu. 


FOTOĞRAF: Sinan Çetin'in yazıp yönettiği, 'Mutlu Ol, Bu Bir Emirdir' adlı kısa filmden.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.