Türkiye, 11 Mart’ta başlattığı harekatla, Hakkâri
Şemdinli karşısındaki Kandil’i hedef alıyor. Hava ve karadan düzenlenen operasyon,
PKK’nın bu bölgedeki Zap, Metina, Gare, Avaşin ve Basyan kamplarının yanı sıra,
nihayetinde ana karargâhının ele geçirilmesini hedefliyor.
Peki Türkiye, 1998'den beri Kandil’e konuşlu örgüte neden
şimdi böyle bir harekât düzenliyor?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 19 Haziran’da Mersin’deki
seçim konuşmalarında, “Biz o Kandil'e Türk bayrağını dikiyoruz” diyerek nihai
hedefin bu olduğunu net biçimde ortaya koyarken, yıllardır “gidilemez” ve “girilemez”
sanılan Kandil’e Türk askeri bu kadar hızlı ve kolay” nasıl gidebiliyor.
Ne değişti de 2008’de 10 bin askerle havadan ve karadan
gerçekleştirilen “Güneş Harekâtı” ile gidilemeyen Kandil’e şimdi gidilebiliyor?
Bunun için önce geçmişe sonra da bugüne kısaca göz atalım.
Bir Sovyet aparatı olarak PKK’nın yeşermesi: Bekaa Vadisi
PKK’nın oluşumu hazırlayan ideolojik kaynak kuşkusuz
“Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği” (SSCB) oldu. Komünist, Marksist
ideolojiden etkilenen Abdullah Öcalan, 1978’de örgütü kurarken, içerde
tutunamayacağını anlayınca, ona kucağını Sovyet bloğu içindeki Suriye açtı.
Soğuk savaş tüm şiddetiyle sürerken elbette Ruslar için ABD’nin sınır kalesi
Türkiye’ye karşı böyle bir yapılanma bulunmaz bir fırsat olacaktı.
Örgüt, kısa sürede SSCB’nin müttefiki olan Suriye’nin
yönettiği Lübnan’daki Bekaa Vadisi’ne yerleştirildi.
O döneme kadar ağırlıklı olarak Rusya öncülüğünde İran ve
Suriye’den destek alan PKK, 1990’da Sovyetler’in dağılmasıyla yeni bir evreye
girecekti.
PKK’nın ABD güdümüne girişi ve Kandil üstlenmesi
Sovyetlerin eski oyuncağı PKK’yı, “komünizm tehlikesini”
bertaraf edildikten sonra artık Arap ve Türk coğrafyası için devreye sokan ABD,
Irak kuzeyinde yapılanan ve Türkiye’nin o dönemlerde PKK ile eş tuttuğu
Peşmerge’yi de eğitime tabi tutarak işe koyulacaktı.
Gizli ABD üslerinde eğitime tutulan Peşmergeler, Irak
kuzeyinde konuşlandırılırken, 1998’de ise PKK, Bekaa Vadisi’nden Kandil’e
taşınıyordu.
Rus ve Suriye paktında “Büyük Kürdistan” hayali kuran
PKK, bu defa ABD’nin bölgeyi işgal planları dâhilinde bu ülkeden direkt destek
ve koruma almaya başladı.
1991’de Irak’ı vuran, ancak Saddam’ı devirmeyen ABD, bu
örgüte ilk korumayı o dönemde 36. Paralel’deki “uçuşa yasak bölge”
uygulamasıyla sağladı. Buna göre Saddam, ülke kuzeyindeki alanlara uçak bile
uçuramayacaktı.
Oluşturulan bu güvenli hava koridoru (güvenli bölge) hem
Peşmerge unsuru hem de Kandil’e dokunulmazlık sağlamıştı.
ABD askerleri Suriye'de.
|
Nihayetinde 20 Mart 2003'te gerçekleşen Irak’ın işgali
de, kuzeyde büyütülen ve korunan Peşmerge ve PKK’nın himayesi ve rehberliğinde,
ülkenin kuzeyinden Bağdat’a doğru gerçekleştirildi.
Barzani bu yardımın karşılığında “Kuzey Irak Kürt Bölgesi (IKBY)” adıyla özerk bir yapıya kavuşurken, Kandil’de en güvenli ve güçlü dönemlerine giriyordu.
Nihayetinde 1990’lara kadar, Batı müttefiki Türkiye’yi
hedef alan Sovyet destekli Bekaa Vadisi’nde konuşlu PKK, bundan sonra ABD’nin
bölgeyi dizayn etmek için kullandığı yeni manivelası olarak Kandil’e taşınmış
oldu.
ABD’nin, 20 yıl boyunca PKK’ya üs olarak seçtiği Kandil, artık
misyon ve fonksiyonunu yitirmiş dağlık bir alandan ibaret. Bekaa Vadisi’nden
sonra Kandil de ilk kez 2018 itibari ile misyonunu tamamlamış durumda.
Boşalan bu dağlık alana Türk ordusunun bir operasyon
yapması da ABD’nin bölgedeki stratejik çıkarları açısından artık hiçbir önem
taşımıyor.
Kandil’in boşaltılması, ABD’nin PKK için biçtiği yeni rol
içinde, Suriye kuzeyinde oluşturulan özerk PKK devletinin kurulmasıyla ilgili…
PKK’nın yerleşik düzene geçişi ve devletleşme süreci: Son evre…
Suriye savaşında ABD desteğini alan YPG/PKK’nın, Suriye
kuzeyinin neredeyse tamamına yayılarak Rakka, Haseke, Deyr ez Zor gibi alanları
ele geçirip burada defakto devlet kurması ve ABD’nin onlarca üsle örgüte koruma
kalkanı oluşturması, Kandil’e olan ihtiyacı da fiili olarak ortadan kaldırmış
oldu.
Türkiye’nin hava saldırılarına açık hedef olan Kandil’de
kalmaktansa, ABD üslerinin yanında güvenli bir üslenme ve devletleşme, artık “ABD’nin
belirlediği bir PKK stratejisi”.
1978’de Türkiye’de kurulan ve hemen sonrasında Bekaa vadisinde yeşermeye bırakılan
PKK, 1998’de taşındığı Kandil’den şimdi Suriye’ye kalıcı olarak yerleşiyor.
Bugüne kadar dağlarda “gerilla” formunda varlık sürdüren
örgüt, artık Suriye kuzeyinde şehirde varlık sürdürerek yeni bir evreye girmiş
oluyor.
Peki Türkiye’de koparılan “Kandil fırtınasını” nasıl
okumalı…
Öyle anlaşılıyor ki ABD, vazgeçilmezliğini yitirmiş Kandil’i,
Türkiye ile yapılan müzakerelerde artık “feda edilecekler listesinin ilk
sırasına” koymuş görünüyor.
Zira, ABD için asıl olan Suriye kuzeyindeki YPG
alanlarının Türkiye’den alınacak
sözlerle garanti altına alınması. Bunu yaparken masaya getirilen Kandil ya da
Menbiç gibi noktalar da bu garantiye karşılık masada duran enstrümanlar olarak değerlendirilebilir.
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği
seçimleri öncesinde “Kandil’e büyük taarruz” seslerini daha yüksek duymamızın
nedeni de bu.
Suriye ve Irak genel durum haritası |
Bu değerlendirmeye göre ABD, Türkiye’nin Kandil’e gitmesine
izin verecek, Menbiç’te de Türkiye'nin bir biçimde kısmi de olsa kontrolünü kabul edecek.
Bunun karşılığında
Fırat’ın doğusundaki alanlarda 1990’dan itibaren Peşmerge’ye verdiği özerklik
benzeri bir yapıyı da PKK/YPG’ye vermek için düğümü bağlayacak.
En azından şu aşamada ABD'nin çizdiği ve sahaya yansıyan senaryonun bu olduğu anlaşılıyor.
Ancak, bu senaryonun, bundan sonra tutup tutmayacağı ve nihayete erip ermeyeceğini de kuşkusuz Türkiye'nin tavrı belirleyecek. Bunu da elbette ilerleyen zaman gösterecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.