Berkin Elvan'la gerçeği görmek - Orhan Turan

Gazeteci Orhan Turan'ın kişisel sitesi

Pazar, Kasım 30, 2014

Berkin Elvan'la gerçeği görmek





Tarih 16 Haziran 2013… Berkin Elvan adlı genç, İstanbul'da Gezi Parkı eylemleri sırasında başına kapsül isabet ederek yaralandı. Medyaya yansıdığına göre ekmek almaya gidiyordu. Ancak o kapsülün gerçekte Elvan’a nasıl isabet ettiği hiç sorgulanmadı. Hastaneye kaldırıldığında 14 yaşındaydı. Yaralandıktan sonra önce Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne oradan da Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. 269 gün komada kaldı. Komada kaldığı sürede 45 kilodan 16 kiloya düştü. Bünyesi direnemedi 11 Mart’ta yaşam savaşını kaybetti.
Tarih 12 Mart 2014 Çarşamba…
Cenaze töreni saat 12.00′de Okmeydanı Cemevi’nde yapıldı. 15.00′te de Şişli Meydanı’ndan Feriköy Mezarlığı’na kadar yüründü.
Berkin Elvan'ın cenazesiyle birlikte Şişli'ye gelen kalabalık grup, taksim meydanı yönünde protestoların dozunu artırdı. Olaylar, öncekilerinde olduğu gibi yurt geneline yayıldı.
İstanbul, Ankara, İzmir ağırlıklı protestolar; genelde sol eğilimli, marksist, komünist, ulusalcı, alevi gruplar tarafından yürütüldü. Zira Berkin Elvan da önceki eylemlerde hayatını kaybeden Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük ve Ali İsmail Korkmaz gibi aleviydi.
O gün, yani 12 Mart 2014 Çarşamba günü saat 22.30’da…
1992 doğumlu Burak Can Karamanoğlu (22) adlı genç, Beyoğlu’nda gösteriler devam ederken Kulaksız Dörtyol Mevkisi Çeşme Durağı’nda bulunuyordu. Yanında da 1983 doğumlu Hüseyin Taşbaşı ve Ramazan Gün de vardı.
Elvan'ın cenazesindeki protestolara katılanlardan bir grup, yaşanan sözlü sataşma sonrasında Burak Can Karamanoğlu’nu silahla vurdu. Burak öldü. Hüseyin Taşbaşı el ayasından, Ramazan Gün ise karın boşluğundan vurularak yaralandı.
Hayatını kaybeden Burak Can Karamanoğlu'nun cenazesi Kasımpaşa Deniz Hastanesi Morguna kaldırıldı. 3 ay önce askerden gelen Burak için 13 Mart’ta İstanbul'da cenaze namazı kılındı. Memleketi Giresun’da da toprağa verildi.
Aynı gün…
Türkiye, sadece Elvan’ı konuştu. Elvan’ı konuşanlara göre dünya da Elvan’ı konuşuyordu.
Sanki Burak diye biri hiç ölmemişti.
Hiç kimse Burak’tan bahsetmedi…
Oysa bir canın yitişine üzülmüyor muyduk biz?
Oysa ikisi de başından vurulmamış mıydı?
Demek öyle değilmiş.
Demek bu, böyle değilmiş.
Demek feryat figan ve ağıtlar bir ‘hayatın yitişine’ değil de bir ‘militanın yitişine’ yakılmış.
Burak bir militan olamamış.
Demek ki bu yüzden sessiz kalınmış Burak’ın öldürülüşüne.
Bu yüzden savaşa koşan orduların ölen askerleri gibi, her yiten eylemciyi abideleştirip militanlaştılar. Berkin’e de bu yüzden ‘yaşamını yitirmiş bir can’ değil de, ‘yerine binlercesi gelecek bir fedai’ gibi baktılar.
Flamalara, bayraklara, yakalarına taktılar fotoğraflarını.
Kırmızı bayrakları ellerinde sallayıp kahrolsun AKP diye bağırdılar!
Berkin Elvan ölümsüz dediler.
Hiç ölmeyecek dediler.
Bir çocuğun ölümünü savaşa çeviren bir zihniyetin, yitik hayatlar üzerinden yürüttüğü kirli siyaseti, Burak Can Karamanoğlu’nun sessiz ve kimsesiz cenazesinde bir kez daha gördük.
Burak’ı bu yüzden asla konuşmayacaklar…
Çünkü o ‘Hain cephenin düşman askeri’ kalacak gözlerinde…
Onlara, "Yeryüzünde bozgun çıkartmayın" dendiğinde, "Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz" demişlerdir. Oysa asıl bozguncu onların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir. (Kur’an: Bakara Süresi 11 ve 12. Ayetler)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.