Ehli Beyt
Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun: Dersim katliamının mağduru Aleviler,
sürekli CHP'nin kucağına itilmişlerdi. Alevilere uygulanan bu abluka
Başbakan'ın yaptığı son çıkışla kırılmıştır
Orhan TURAN - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dersim'e dair raporları açıklayarak devlet adına özür dilemesinin tarihi açıdan büyük öneme sahip olduğunu söyleyen Ehli Beyt Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, bu çıkışla birlikte en büyük zulmü CHP'den görmesine rağmen, yine CHP'nin kucağına itilen Alevi toplumunun, kendisine yönelik kuşatmayı kırmış olduğunu söyledi. Dersim katliamını 'ikinci Kerbela' olarak niteleyen Altun, CHP'ye seslenerek, "CHP bugün ihanet içindedir" dedi. Dersim'le ilgili tartışmalara katılan STK temsilcileri ise, Dersim'e dair TBMM komisyonu kurulması gerektiğini belirtiyor. STK'lar, 'kirli harekâta' katılan 'Sabiha Gökçen', 'Fevzi Çakmak', Ali Çetinkaya' gibi isimlerin de tabelalardan kaldırılmasını istiyor.
Ehli Beyt
Vakfı Genel Başkanı Fermani Altun, konuyla ilgili şunları söyledi: "Dersim
ikinci bir Kerbela'dır. Katliamın sorumluluğu elbette CHP'ye attir. CHP bugün
ihanet içindedir. Kemal Kılıçdaroğlu geçmişi nasıl inkâr edebilir. Son derece
saygısız ve kişiliksiz bir söylem sergiliyor. CHP özür dileyecek. Aleviler buna
rağmen CHP'yi niye sevdiler diye sorarsanız, Aleviler korkutulmuş, sürekli
baskı altında olduğu için CHP'nin kucağına itilmiş. Ancak Alevilere uygulanan
bu abluka Başbakan'ın son yaptığı çıkışla tamamen kırılmış, tarih yazılmıştır.
Kemal beceremiyor, bilmiyor, tecrübesi yok... Kemal hemen istifa
etmeli..."
Akıbetleri belli olsun
Dersim
Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Başkanı Özkan Tacer:
"Aradan
73 yıl geçtikten sonra giden canların geri gelmeyeceğinin farkındayız. Ancak en
azından o harekâtta halkın tepkisini toplamış kişilerin adları tabelalardan
kaldırılmalıdır. Sabiha Gökçen, Fevzi Çakmak, Ali Çetinkaya'nın... Bunun
yanında Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri ailelerine söylenmeli.
Sürgüne gönderilenlerin tam listesi de açıklanmalı. Akıbetimizin belirlenmesini
istiyoruz.
Tarihimizle yüzleşmeliyiz
Yard. Doç.
Dr. Ramazan Topdemir: ('Adnan Menderes'ten Recep Tayyip Erdoğan'a Doğu
Politikası' kitabının yazarı):
"Burada
tarihsel sorumluluk CHP'ye ait… Ama özür dilemeyecekler. Nedenini söyleyeyim.
Çünkü orda yaşananlar hakkında kendi vekilleri bile hiçbir şey bilmiyor. Resmi
duruş topluma ne aktardıysa, toplumun da büyük kesimi tarihimizi öyle
algılıyor. O nedenle birçok kişi için 'Dersim de nerden çıktı' algısı oluştu.
Anket yapılsa bu gerçeği göreceksiniz. O nedenle toplum olarak daha fazlasıyla
yüzleşmek durumundayız. İstiklal Mahkemeleri, Şeyh Sait Ayaklanması,
darağaçları ve tüm tarihimizi baştan okumamız gerekebilir"
Meclis'te komisyon kurulsun
Herkesin
Bildiği Sır Dersim'in yazarı Dr. Şükrü Aslan (Mimar Sinan Üniversitesi
Sosyoloji Bölümü Öğretim Görevlisi):
"Dersim'de
yapılan işin bir katliam olduğu noktasında kimsenin bir tereddüdü kalmamış olsa
gerek. Burada yapılması gereken TBMM'de bir komisyon kurmaktır. Bu komisyon ilk
olarak mağduriyet alanlarını belirler, yaşanan mağduriyetleri ve mağdurların
bir listesi oluşturulur. Özrü takiben neler yapılabileceği bu komisyonda
belirlenmelidir"
O adam benim babamdı
Gazeteci-Yazar
Yavuz Semerci:
Resmi
raporlara göre 13 bin 100 kişinin öldürüldüğü Dersim'de onlarca kız ve erkek
çocuğu da kayıplara karışmıştı. Öyle ki o çocuklardan biri de gazeteci yazar
Yavuz Semerci'nin öz babasıydı.
1938'de
Hozat'ın bir köyünde köylülerin topluca imha edildiğini söyleyen Semerci,
buradan kurtulanlardan birisinin de babasının olduğunu söylüyor. Babasının daha
sonra Afyon'da Çocuk Esirgeme Kurumu'na teslim edildiğini söyleyen Semerci,
"O katliamdan kurtulan çocuk, daha sonra Çocuk Esirgeme Kurumu'na
verildikten sonra bir aile tarafından evlatlık alınmıştı. O adam benim
babamdı" diyerek babasının tanıklığını paylaşıyor.
Kemal Bey Dersim'e mahkum edildi
Tunceli
Dersim Kültür Derneği Başkanı Ali Mükan:
"Başbakan'ın
'özür' açıklaması çok olumlu, çok yerinde... 74 yıl geçmesine rağmen buna kimse
cüret gösteremezken, Başbakan'ın çıkıp bunları söylemesi çok önemli. Başbakan
bunu çıkıp açık yüreklilikle ortaya koymuştur. Kendisi de Dersimli olan CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1930'ların CHP'si gibi davranıyor.
Kılıçdaroğlu faşizan yüzünü göstermiştir ve Dersim'de mahkûm edilmiştir.
Kılıçdaroğlu çıksın açık açık özür dilesin."
Mağdurlara malları geri verilsin
Dersim
Mağduru Bedri Es:
"1945'te
çıkarılan 'Geri Dönüş Kanunu'na göre, sürgüne gönderilenlerin geri dönmesi,
gittikleri yerde edindikleri tüm mallarından vazgeçmeleri şartına bağlanmıştı.
Dolayısıyla tüm Dersimliler mallarını bırakarak zorunlu göç ile gönderildikleri
yerden Dersim'e geri geldi. O mallar geri verilmeli. Başbakanımızın özrü bizim
için büyük anlam taşıyor ancak tüm arşivlerin de açılmasını bekliyoruz."
5 BİN KİŞİ
HÂLÂ SÜRGÜNDE
Dersim'de
olanlar sadece binlerce Dersimlinin ölümüne, hatta katledilmesiyle sınırlı
kalmadı. 1934'te çıkarılan 'Mecburi İskân Kanunu' ile 12 bin kişi 1938'de
Dersim'den batı illerine sürüldü. Resmi belgelere 'Dersim Muhacirleri' olarak
geçen aileler, batıda her köye bir aile düşecek şekilde serpiştirilmişti.
1945'te ise DP ve CHP'nin birlikte hazırladığı 'dönüş' yasasıyla birlikte
'malları sürgün edildikleri yerde bırakılmak kaydıyla' tam 7 bin Dersim'li, mal
varlığından vazgeçerek yeniden yaşadıkları topraklara döndü. 5 bin kişi ise hiç
geri dönemedi.
CHP'nin Dersim imtihanı
1938'de
Dersim'de olanlar, sadece CHP'den ibaret olmasa da, onun ayrılmaz bir parçası
olduğu aşikar. O yüzden Dersim tartışmalarını CHP dışında sürdürmek, 'faili
konuşulmayan maktulü anlatmak' gibi olacaktır.
CHP, ne
tesadüf ki, yine kendisinin başlattığı Dersim tartışmasının altında kaldı.
Türkiye'de açıklanması ve tartışılması 'tabu' olarak görülen 'Dersim 38'e adeta
hazırlıksız yakalanan CHP, son birkaç yıl içinde konuyu 'nasıl ele alması
gerektiği' konusunda da, 'fikir birliği' sağlayamadı.
2009'da,
Onur Öymen'le 'Dersim krizi' yaşayan CHP, bu yıl da Tunceli milletvekili
Hüseyin Aygün'ün yaptığı açıklamalarla adeta 'kendi inşa ettiği krizi'
Türkiye'nin gündemine soktu. Tartışmayı başlatan aynı CHP'nin genel Başkanı ise
birkaç gün önce, belgelerle Dersim'den bahseden Başbakan'a "Hedefin
Atatürk'le hesaplaşmak" cevabıyla adeta kendi içinde çelişkiye düştü.
CHP,
Dersim'e yönelik 'ideolojik bakış açısında' ısrarlı gibi görünse de, aslında
içinde büyüyen bu çatlağın da farkında… Kılıçdaroğlu, bu bakış açısının
değişmediğini 'biri konuştu diye zeminimiz kaymaz' sözleriyle açıklarken, parti
içindeki herkesin, Dersim'le ilgili 'başka şeyler söylediği' malum.
Onur
Öymen'le başlayan, Hüseyin Aygün'le alevlenen, Muharrem İnce ve Akif Hamza
Çebi'nin açıklamalarıyla CHP içindeki büyüyen 'tezat', anlaşılan CHP'nin 'kendi
başına ördüğü çoraba' dönüşüverdi.
Tüm bunlar,
CHP'nin kendi açtığı tartışmada - Kılıçdaroğlu tersini iddia etse de - 'zemin
kayması' yaşadığını ortaya koyuyor. İşte CHP'nin birbirini tutmayan 'Dersim
kazan, CHP kepçe' dedirtecek o söylemleri ve Kılıçdaroğlu'nun 'kaymaz' dediği
'kayan' zemini…
Onur Öymen
(CHP Genel Başkan Yardımcısı):"Tarihimiz boyunca çok şehit
verdik" diyen Öymen, terörle mücadelenin nasıl yapılması gerektiğinden
bahsederek, (Dersim'i örnek vererek) "O zaman kimse anaların gözyaşından
bahsetmiyordu" demişti.
Hüseyin
Aygün (CHP Tunceli Milletvekili):"Dersim katliamının sorumlusu
devlet ve CHP'dir. Atatürk de bu olaydan haberdardır" (Zaman Gazetesi
röportajı - 10 Kasım 2011)
Kemal
Kılıçdaroğlu (CHP Genel Başkanı): "Biri
konuştu diye zeminimiz kaymaz… CHP'nin zemini Kuva-ı Milliye'dir... İzin
vermeyeceğim bundan sonra bu tür şeylere. Grup yönetmeliğine aykırı olarak,
izin almadan 'Ben gideceğim basın toplantısı yapacağım' olmaz. Parti disiplini
var" (Grup toplantısı, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ü kastederek
- 22 Kasım 2011)
Akif
Hamzaçebi (CHP Grup Başkanvekili):"Dersim konusu tarihçiler
tarafından incelenmeli. Orada bir isyan ve sonrasında yaşanan acılar söz
konusu. Arşivler Başbakan'ın ve devletin elindedir. Eğer bir şey yapılması
gerekiyorsa Başbakan gereğini yapabilir" (Üsküdar ilçe başkanlığı - 19
Kasım 2011)
Muharrem
İnce (CHP Grup Başkanvekili): "Bir
CHP milletvekili olarak ben de Atatürk'ten ve İsmet Paşa'dan özür diliyorum. 9
yıldır bunları yenemedik, iktidar olamadık." (26 Kasım 2011 Türk İş
Toplantısı'ndan)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.