Sarıktan Kravata, Cİhattan Paryaya: Suriye'de Çalınan Devrim! - Orhan Turan

Gazeteci Orhan Turan'ın kişisel sitesi

Perşembe, Mayıs 08, 2025

Sarıktan Kravata, Cİhattan Paryaya: Suriye'de Çalınan Devrim!

2011’de başlayan Suriye iç savaşı, yavaştan şümule ermeye başladı. Devrim denilerek gelen süreç, yeni bir ABD ve İsrail müttefikine mi gebe?

Kanının son damlasına kadar Suriye’de Allah’ın hükümleriyle hükmetmek için yola çıkanlar, şimdilerde ABD ile masaya oturmanın arifesinde. Masada ise “İsrail’le uzlaş, yaptırımlardan kurtul” diyen Trump’ın birbirinden çetrefilli teklifleri var.

Ahmet Şara / İlistrürasyon.

Başka bir ifadeyle: Allah’ın hükmüyle bir nizam kurmak için yola çıkanlar, şimdi Washington’un şartlı tekliflerini değerlendiriyor gibi.

Başta “hürriyet” nidalarıyla başlayan süreç, bugün Batı’nın dayattığı pazarlık masalarında yeni bir köleliğin ayak seslerini haber veriyor gibi.

Sahi, devrim dedikleri şey; hedefe giden bir yol muydu, yoksa küresel planların önceden yazılmış bir sahnesi miydi?

Devrim mi, yoksa yüzyılın en büyük aldatmacası mı?

Suriye’de; kaybolan bir devrim mi, yoksa baştan sona yazılmış bir tiyatro mu izledik?

Ve asıl soru şu:

Mücadele edenler mi kandırıldı, yoksa biz mi baştan beri kandırılıyorduk?

Irak, Afganistan, Libya, Hikâye diğerlerine çok benzer.

Zalim bir diktatör, halkına zulmediyor, özgürlükleri kısıtlıyordu. “Alo acil demokrasi” hattını arayan Suriyeliler, telefonun meşgul olduğunu anladığında “demokratik eylemler” başladı. Dera’da, Halep’te, Humus’ta…

Şam’ın muhaliflerin kontrolüne geçtiği, Esad’ın ise Rusya’ya kaçtığı 9 Aralık 2024’ü savaşın bitişine dair bir eşik olarak alırsak 13 yılı aşkın süre…

 70 bini çocuk, 160 bini sivil 610 bin kişi öldü.

1.7 milyon kişi yaralandı.

300 bin kişi kalıcı şekilde sakat kaldı.

6.8 milyon kişi ise evinden toprağından, yerinden edilip mülteci oldu.  

Evet biliyorum, doğuda ölüler sadece rakamlardan ibarettir. Onlar ancak İsrail ya da ABD’de olduğunda ruhlanıp bir insana dönüşür; Ölümüne ağlanır, insanlık hatırlanır! 

Bu savaş başladığında muhalif olarak tarif edilen tüm kesimlerin motivasyonu, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve insani haklar için mücadele etmekti. Bu noktada, Esad rejiminin baskılarına karşı koyan halk, kendini daha adil bir düzen ve siyasi özgürlük içinde yaşamak isteyen bir topluluk olarak tanımlıyordu. Aynı zamanda, ekonomik adaletsizlik ve mezhebi ayrımcılığa karşı duyulan öfke de isyanın temel nedenlerinden biriydi.

Muhalifler, savaşa başladıkları ilk dönemde, sadece rejim değişikliği ve daha özgür bir yaşam talep ederken, zamanla savaşın gidişatı ve uluslararası müdahaleler sonucu daha karmaşık ve çok yönlü bir hâl aldı. 

Savaşa ABD, İngiltere, Fransa, Türkiye, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Suudi Arabistan’ın da içinde olduğu 20 ülke direkt ya da dolaylı olarak; ABD, Türkiye, İran, Rusya, Lübnan, Ürdün gibi 12 ülke ise direkt olarak dâhil oldu. 

Satranç tahtasına dönen ülkede çok şey oldu, çok hesaplar görüldü. 13 yıl sonra silahlı muhalif grup Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), başkent Şam’ı tamamen ele geçirerek rejimin kalan son direnişini de kırdığında Esad kaybetmiş gibi görünüyordu.  Esad Rusya’ya kaçtı, rejim destekçileri tasfiye edildi. 

HTŞ lideri Muhammed Colani mahlas adını bir kenara bırakıp Ahmed Şara olarak Suriye’nin yeni Cumhurbaşkanı oldu.

Alem-i İslam; İlahi kelimetullah için savaşan mücahitler “Hak geldi, batıl zail oldu” diyerek tekbir getirirken, sarık çıkarıldı, sakallar traşlandı, kravatlar takıldı. 

Bir yandan Türkiye ile diğer taraftan ABD’nin yanı sıra İngiltere ve Fransa’nın başını çektiği batı dünyası ile hızla yeni ilişkiler kurulurken, diğer taraftan “mücahitler kendilerini inkar pozisyonuna” kadar getirildi. 

Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin haberinde, ABD'nin, yaptırımların sınırlı şekilde hafifletilmesi karşılığında Suriye hükümetinden 'aşırılık yanlılarına' karşı harekete geçmesini ve ülkede bulunan Filistinli grupları sınır dışı etmesini talep ettiği iddia edildi. 

Gazetenin haberine göre konuya aşina yetkililer, WSJ'ye, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Suriye'deki yeni yönetimden talep ettiklerini içeren bir politika yönergesi hazırladığını söylüyor. 

Yetkililer, yönergede devrik rejimden kalan kimyasal silahların muhafazası için Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü ile çalışmak, uranyum rezervlerini güvence altına almak ve Suriye'de kaybolan 14 ABD vatandaşının bulunması için irtibat görevlisi atamak gibi isteklerin yer aldığını anlattı. 

Ayrıca yetkililer, Trump yönetiminin bu taleplere ek olarak, Şam hükümetinden, "aşırılık yanlılarının" bastırılmasını, ülkede bulunan Filistinli grupların bağış toplamak gibi faaliyetlerinin yasaklanmasını ve bu grupların sınır dışı edilmesini talep ettiğini iddia etti. 

Şam'ın ülkedeki "aşırılık yanlılarına" karşı kamuya açık bir bildiri yayınlamasının da istendiğini belirten yetkililer, bunların karşılığında eski ABD Başkanı Joe Biden yönetimince çıkarılan ve Suriye'ye yardım akışını hızlandırmayı amaçlayan dar kapsamlı yaptırım muafiyetinin uzatılmasını değerlendireceğini ileri sürdü. 

Yetkililer, Suriye yönetiminin, ABD'nin söz konusu istekleri doğrultusunda adımlar atması halinde Trump yönetiminin, Suriye'nin toprak bütünlüğünü açıkça tanıyacağını, diplomatik ilişkileri yeniden kurmayı ve yeni yönetimdeki bazı isimleri terör listesinden çıkarmayı gündemine alacağını iddia etti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden biri de yeni taleplere ilişkin WSJ'a verdiği demeçte, "ABD, şu anda Suriye'deki herhangi bir oluşumu meşru hükümet olarak tanımamaktadır. Suriye'nin geçici yetkilileri terörizmi tamamen reddetmeli ve bastırmalı." ifadesini kullandı. 

Öte yandan yönergede, Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığı veya iki ülke arasındaki ilişkileri konu alan herhangi bir ifadenin yer almadığına işaret eden yetkililer, Trump yönetiminin, Rusya'ya ait askeri üslerin ülkeden çıkarılmasına ilişkin Suriye hükümetine uygulanan baskılardan şimdilik vazgeçtiğini öne sürdü. 

Tüm bu süreç, ABD ve İsrail'in bölgesel çıkarlarına hizmet için kurgulanmış bir tiyatronun final sahnesine benziyor. Suriye'nin güne İsrail tarafından işgal edilirken, İran'ın Hizbullah ile olan bağı kesildi. Filistin direnişi Hizbullah desteğini, lojistik hat kesildiği için kaybederken, İsrail Golan ve daha kuzeyinde yeni işgal alanlarına kavuştu. Üstelik Şam'a 20 kilometre yaklaşmasına karşın, İsrail işgalinden tek kelime eden bile yok. Diğer yandan YPG'yi bölgede ikinci IKBY yapmak isteyen ABD, Suriye yönetimi ile YPG'yi de müzakere masasına oturtmayı başardı. Menbiç'i almak üzere olan Türkiye ise bir anda kendisini dolaylı olarak Tışrin Barajında YPG ile zımmi ateşkes anlaşması yaparken buldu. Öyle görünüyor ki sahada kazandık evet ama yine masada kaybediyoruz. 

Böylesine karmaşık bir denkleme evrilen bu savaş, sonuçta bölgedeki yeni jeopolitik düzenin şekillenmesini sağlayan bir dönüm noktasına dönüşmüş durumda. Her bir hamle, sadece bölgesel değil, küresel güç mücadelesinin de bir yansıması olarak izleniyor. Rusya'nın ve İran'ın Esad yönetimine verdiği destek, her ne kadar kritik bir dengede kalmaya çalışsa da, Suriye’nin geleceğinde belirleyici bir etki yaratmaya devam ediyor. Diğer taraftan ABD'nin ve İsrail'in öne çıkan stratejileri, uzun vadeli bölgesel egemenliklerini sürdürmek için her fırsatı değerlendirdiklerini gösteriyor. Sonuçta, bölgesel hegemonya ve kontrol mücadelesinde, kazananların kim olacağı hala belirsizken, savaşın gerçek maliyetinin sadece savaşan ülkelerle sınırlı kalmayacağı aşikâr. 

Peki, kaybolan devrim nereye gitti? 2011’de “özgürlük” için ayağa kalkan milyonlar, bugün, birer satranç piyonuna dönüşen ülkesinin üzerinde duruyor. Tüm bu karmaşanın içinde, devrim; yalnızca ideolojilerin, güçlerin ve çıkarların maskaralığına hapsolmuşken, kaybolan bir umut olarak tarih sayfalarına karıştı. Başlangıçta halkın gücüyle şekillenen bir hareket, şimdi sadece büyük güçlerin çıkar savaşlarının bir aracı olmuşken, devrimin gerçek ruhu da topraklarındaki yıkımla birlikte silinip gitmiştir. Gerçek devrim, halkın özgürlüğünü ve onurunu savunmaktan, güçlerin çıkarlarına teslim olmaya evrilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.