Asya Nüfusunun yüzde 40’ı, Avrupa nüfusunun yüzde 27’si,
Kuzey Amerika’nın yüzde 17’si, Latin Amerika ve Karayipler nüfusunun yüzde
10’u, internet erişiminde ilk sırada yer alıyor. Yüzdelik değerleri henüz düşük
olmasına rağmen, hızla yükselişini sürdüren bölgeler de kapsama alındığında
(Türkiye-Ortadoğu ülkeleri gibi…) 6.5 milyarın 1 milyarı, internette iz
bırakıyor.
Çok yakın bir gelecekte dünya nüfusunun büyük bölümü de bu sanal defterdeki yerini alacak.
Çok yakın bir gelecekte dünya nüfusunun büyük bölümü de bu sanal defterdeki yerini alacak.
Dünya tüm bildiklerini internete aktarmaya
devam ediyor; Yaşadıklarını, konuştuklarını, gördüklerini, bildiklerini…
Bugün girilen bu sayısal veriler, yarının
tarihini oluşturuyor. Geçmişte yaşananlar ve yazılanlar bu dizinlere
yüklenerek, geriye ve şimdi devam eden sürece yönelik “Saklama Defteri” ne
dönüveriyor.
Bu defterin kayıt tutucusu ünlü Google’den
başkası değil!
Klavyelerden, veb kameralardan, yazışmalardan
akan tüm bu bilgiler, siz ne yaparsanız yapın bir bir satır satır dizinleniyor.
Eşi görülmemiş çılgın bir teknoloji kulanan sistem, kurulduğu 1998’de 26
milyon internet sayfası dizinleyebiliyorken, bugün 1.000.000.000.000
(1 Triyon) sayfayı kayıt altında tutuyor.Yani Google, 6.5
milyar nüfusa sahip dünyanın, tüm hafızasını dizinlemeyi başararak
adeta geçmişin ve bugünün “Saklama Defteri” oluyor.
Hiçbir şeyi atlamadan, her yazılanı, her
girilen sayısal değeri gözardı etmeden, birkaç tuşla on milyarlarca içerik
içinden çekip getiren o “çıldırtan teknoloji” bunu nasıl
yapıyor?
İnternete girilen verileri dizinlemek için
özel tasarlanan Google,girdiğiniz kelimenin karşılığını 500
milyon değişken ve 2 milyar terimden oluşan bir denklemin çözülmesi sonrasında
önünüze çıkarıyor. Hem de bunu saniyenin onda birinden daha kısa sürede gerçekleştirebiliyor.
Merak etmeyin, bu “Saklama
Defteri” içinde kimseye haksızlık yok! Hiç kimsenin daha yüksek
listeleme yapamayacağı ve ticari amaçla sonuçları değiştiremeyeceği bir şekilde
yapılandırılanGoogle, herkesi, yazılı olduğu önem sırasına göre (Pegarenk
– Tıklanma, içerik uyumu, eşleşme oranı) sıralıyor.
Böylece “Saklama Defteri” girilen
tüm kayıtları fire vermeden ekrana getirebiliyor?
Peki insan yapısı Google’nin
yanında, Allah’ın da bir arama motoru olduğunu biliyor
musunuz?
Evet teknik, nicel ve nitel olarak Google’ye
benzeyen, ama ondan çok daha yetenekli arama motorundan, Kur’an-ı Kerim’de Levh-i
Mahvuz adıyla haber veriliyor.
Edward Kasner adındaki ABD'li matematikçinin
yeğeni Milton Sorotta tarafından üretilmiş olan"googol" sözcüğünden
türetilen Google, 1 ve onun ardından 100 sıfırın
gelmesiyle oluşan sayıyı (10100) belirtirken, Levh-i Mahvuz 1
ve ardından gelen sonsuz sıfır mantığıyla çalışıyor.
Bu şu anlama geliyor.
Levh-i Mahvuz, Google’de olduğu gibi sadece geçmişteki
bilgilerle, bugün girilen bilgileri değil, tüm geleceği de dizinleyebiliyor.
Peki nedir bu Levh-i Mahvuz?
Kur’an-ı Kerim’de 10 farklı ayette geçen Levh-i Mahvuz,
anlam olarak “Saklama Levhası” ya da“Saklama Defteri” olarak
Türkçe’ye tercüme ediliyor.
Kur’an-ı Kerim’deki ayetler
incelendiğinde,Allah’ın arama motoru Levh-i Mahvuz’la ilgili
ipuçlarına de ulaşabiliyoruz.
Yunus Suresi 61. Ayette bu dizinden sözeden Allah şöyle buyuruyor;
“(Ey Muhammed!) Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kur’an’dan ne okursan oku ve (ey insanlar, sizler de) hangi şeyi yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz sizi mutlaka görürüz. Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, (hatta) bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz; hepsi muhakkak apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) dır”
Ta-Ha Suresi 52. Ayetinde ise;
“Mûsâ şöyle dedi: “Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta (levh-i mahfuzda yazılı)dır. Rabbim yanılmaz ve unutmaz” buyuruyor.
Allah,
ayetinde Levh-i Mahvuz’dan bir saklama kitabı olarak söz ederken “olmuş,
olmaya devam eden ve olacakların kayıt altına alındığı bildirilen bu arama
motorunun, anahtar kelimelerinin de, yalnızca kendi iradesinde
olduğunu bildiriyor.
Anahtar kelimelerle veri dizinlemesinden
bahseden Kur’an, Levh-iMahvuz’daki “anahtarı”,
En’âm Sûresi 59. ayette şöyle açıklıyor.
“Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dahilinde, Levh-i Mahfuz’da) olmasın”
Zor mu dersiniz? Elbette ki hayır… 1’den
sonra… İnsanlık için Hz. Adem’le başlayan bu “Saklama
Defteri” Allah için kolay… Sonsuz sıfırlı teknolojinin
özelliklerini farklı ayetlerde bildiren Allah, Hac Sûresi 70. Ayetinde; “Bilmez
misin ki kuşkusuz Allah gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Kuşkusuz
bunların hepsi bir kitapta (Levh-i mahfuz’da)dır. Şüphesiz bu Allah’a göre çok
kolaydır” şeklinde buyurarak, bunu nasıl yaptığını
anlatıyor.
Peki sözü edilen “Saklama Defteri” gerçekten
yaprakları olan bir defter mi?
Allah, Kur’anı-
Kerim’de, insanların kendilerine de, yaptığı herşeyin gösterileceğini,
izletileceğini buyuruyor. Bu durumda fiziksel, sayfalardan oluşan bir defterden
söz etmek mümkün olabilir mi?“Allah’ın ‘herşey gösterilecek” dediği
gözönüne alınırsa, kişinin nerede, ne zaman, ne yaptığının kendisine
gösterilmesinin, fiziksel bir kitabın sayfalarını çevirerek yapılması dizinleme
ve anında karşısına çıkabilme yeteneği açısından düşük bir ihtimal…
Zira Kur’an, yaratıcının
kulları için hüküm vereceği sırada tüm Levh-i Mahvuz’un açılacağını
buyuruyor. Kişiler tarafından da izlenecek o arama motorunda, kişinin aldığı
soluktan, attığı adımlara, yaptığı hareketlerden, ağzından çıkan her bir harfe
kadar her şey, ilahi yargı önünde izlenecek.
Sonsuz terebayt büyüklüğündeki
belleklerce kaydedlilen bilgilerle, ayakların kişileri nereye götürdüğü,
gözlerin nereye baktığı, kulakların neyi duyduğu, zihninden geçenlerin tamamı
ortaya açılacak…
Bu “Saklama Defterini” sinema
perdesine benzetmek daha yerinde olabilir mi?
Bu denli büyük bir hafızanın izlenmesi çok
mu sürer dersiniz?
Merak etmeyin, ölümden sonra başlayacak ‘sonsuzluk’,
zaman kavramını da hiçsizleştiriyor. Sonsuz olan ahiret hayatında her detayı
izleyecek yeterli vakit de bulunacaktır.Kim bilir, belki de kişinin kendi
hayatını Allah’ın Saklama Defteri’nden izlemesi
bir ömür uzunluğu kadar da sürebilir. Gece uyurken, burundan çekilen
nefesi bile gösterecek, savaplarla günahlardan oluşan ya da her ikisi
arasında kalan tüm yaşantımızı orantılayacak bu arama motoru, anlaşılan hiçbir
detayı atlamak istemiyor.
Allah apaçık gösterilecek bu durumla ilgili olarak Yasin Suresi 12. Ayetinde; “Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız. Biz her şeyi apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da) bir bir kaydetmişizdir” buyurarak bu gerçeğe dikkat çekiyor.
Şimdi, tüm davranışlarınızı, ağzınızdan
çıkan her soluğu, atılan adımları ve bakılıp görülen her pikseli bir kez daha
düşünün. Harekete geçmeden önce veri olarak bizden çıkan herşeyin
dizinlendiğini, konuştuklarımızı, hatta aklımızdan geçirdiklerimizi bile
hatasız ve firesiz bir arama motorunun kaydetmeye devam ettiğini de düşünün…
Evet Allah’ın evrendeki tüm canlı ve
varlıkları, aynı anda görebiliyor olduğuna inanmayanlar, google’nin
başardıklarını görünce, Allah’ın da en az google kadar gerçek
olduğunu anlayabilir mi dersiniz?
KAYNAKÇA:
- Google ana sayfası (İngilizce)
- Google hakkında bilgiler
eşimin telegram mesajlarını nasıl görebilirim özellikleriyle sosyal farkındalığınızı geliştirin. Önemli bilgileri asla kaçırmadığınızdan emin olmak için konuşmalar ve grup etkileşimlerinden haberdar olun.
YanıtlaSil