1938'deki Dersim harekâtına ilişkin ortaya çıkan belgeler,
bölgedeki katliamı gözler önüne serdi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun özür
dilemek yerine 'açılsın' dediği arşivler, mağaralarda taranan on binlerce
kişinin ve el konulan 'ganimetlerin' acı gerçekleriyle dolu...
DAĞ TAŞ KURŞUN DERSİM
(Birinci Bölüm)
Orhan TURAN Konu her ne kadar
polemiklere açık olsa da, yaşanan tartışmaların, 'geçmişle yüzleşmenin' önünü
açacağından kuşku duymuyoruz...
Kamuoyu bazı belge ve
bulgularla 1938 baharında Dersim'de neler olduğunu genel hatlarıyla biliyor.
Ancak, olup bitenler hakkında bilmediklerimizin, şu ana kadar okuduklarımızdan
ya da duyduklarımızdan çok daha fazla olduğunu belirtmek lazım... Başbakanlık
Arşivleri, Genelkurmay Askeri Harekât Planları ve tutanaklarıyla arşivleri,
yine Genelkurmay'ın tuttuğu rapor ve arşivlediği belgeler, Dersim'de yaşananlarla
yüzleşmek bakımından, karanlık noktaları aydınlatabilir. Bu dizi yazısında,
1938'de Dersim olarak adlandırılan Tunceli'de yapılan askeri harekâta
odaklanıyoruz. Bilinenlerin yanında ilkleri de paylaşarak, ilk kez yayımlanacak
fotoğraflar, ilk kez yayımlanacak belgelerin yanında, daha önce yayımlanmış ya
da kitaplaştırılmış bilgileri, bazı olayların perde arkalarına dair tespitleri
paylaşıyoruz.
Dersim'deki olayların
tarihsel kökenlerine dair tespitlerin ve bugüne gelen kronolojik süreci vererek
başladığımız çalışmada, Dersim'de yaşananların Genelkurmay arşivlerinde nasıl
geçtiğini, askerin gün gün yaşananları nasıl kayda aldığını ve bu kayıtlardaki
çarpıcı ifadeleri ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
Bu vesileyle çalışmaya
katkı veren Türk Tarih Vakfı'na, Araştırmacı Yazar Bülent Bilmez, Gülay
Kayacan, Şükrü Aslan'a, arşivini bizlere açan ve daha önce hiç yayımlanmamış
fotoğrafları bu çalışma için bizlere veren değerli insan Hasan Saltık'a
teşekkürü bir borç biliyoruz.
Dersim'de isyan bahanesiyle çoluk çocuk demeden binlerce
kişiyi kurşuna dizen tek parti zihniyeti, kendi vatandaşına düşman muamelesi
yaptı. Jandarma'nın, Genelkurmay'a gönderdiği günlük raporlarda, öldürülen
Dersimliler 'hain' diye not edilirken, ele geçirilen hayvanları 'savaş
ganimeti' olarak devlet hanesine yazıldı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun, Dersim için özür dilemek yerine
'açılsın' dediği Genelkurmay arşivleri de isyan bahanesiyle yapılan katliamın
tüyler ürperten ayrıntılarıyla dolu. Bölgeden kıyımın doruk noktasına ulaştığı
1938 Mayıs-Ağustos döneminde Ankara'ya geçilen notlar, insanların ayrım
yapılmadan katledildiğini gözler önüne seriliyor.
Jandarma Genel Komutanlığı'nın tüyler ürperten raporları,
"Haydutların sığındığı, ağızları mazgallı taş duvarlarla kapatılmış
mağaralar cesur askerlerimiz tarafından kuşatılmış, can havli ile dışarı
fırlayanlar da ateşle imha edilmiştir" benzeri satırlarla dolu... Haziran
ayında tutulan raporlarda Dersim'de toplanan hayvanlar ise "...342
büyükbaş hayvan ganimet alınmıştır" ifadeleriyle belgelere yansıyor.
DIŞARI FIRLAYANLAR
İMHA EDİLDİ
Dersim harekâtı, Jandarma Genel Komutanlığı tarafından gün
gün kayıtlara geçmiş. Mayıs - Ağustos 1938 tarihli raporlarda, askerin bölgede
nasıl bir uygulama yaptığına dair çarpıcı ifadeler yer alıyor. Tutulan
raporlardan bazı satırlar kan donduracak cinsten: "Haydutların sığındığı,
ağızları mazgallı taş duvarlarla kapatılmış mağaralar cesur askerlerimiz
tarafından kuşatılmış, top ve makineli tüfek ateşinden başka 25. Alay'dan
gönderilen İstihkâm müfrezesi tarafından tahrip kalıpları atılmak suretiyle
mağaralar tahrip edilerek içindekiler öldürülmüş, can havli ile dışarı
fırlayanlar da ateşle imha edilmiştir."
BÜYÜKBAŞ HAYVANLAR
GANİMET
Günlüklerde yer alan bazı ifadeler ise askerin başka bir
devletle savaştığı algısına neden olabilecek türden. Son durum raporunda
'asilerden ganimet alınmıştır' ifadeleri dikkat çekiyor. Raporda "Asilere
bir hayli kayıp verdirilmiş ve 1084 küçükbaş, 342 büyükbaş hayvan ganimet
alınmıştır" deniliyor. Sonuç kısmında ise "Sadece 17 günlük tarama
sürecinde (23 Temmuz-10 Ağustos 1938) ölü ve diri 7954 kişi ele geçirilmiş,
1019 silah ele geçirilmiş ve 4. Genel Müfettişlik'ten isimleri verilen 101
kişiden 73'ü yakalanmıştır" ifadeleri yer alıyor.
SUBAYLARA DEVLET
MADALYASI
Operasyona genç bir teğmen olarak katılan Muhsin Batur'un
hayatını anlattığı anılarında her ne kadar, harekâtın detaylarını
"Okuyucularımdan özür diliyor ve yaşantımın bu bölümünü anlatmaktan
kaçınıyorum" dese de, kitabında "Harekâtın Elâzığ bölgesinde büyük
bir manevra ve resmigeçitle bittiğini, subaylara ve kendilerine Atatürk imzalı
birer madalya dağıtıldığını, Mareşal Fevzi Çakmak'ın da bu operasyonun başında
olduğunu" söylüyor. '26-VIII 1938' ibareli madalyada Atatürk'ün imzası yer
alıyor. Madalya etrafında ise "Tunceli, 3. Ordu Manevrası Hatırası"
yazısı bulunuyor. 26 Ağustos 1938'de düzenlenen resmi törenle harekata katılan
askerlere takılan madalyalar bugün hâlâ, 'Devlet madalyası' olarak saklanıyor.
Katliam 'devlet sırrı'
Atatürk'ün emri ile hazırlanan ve yine Atatürk'e sunulan
Jandarma Komutanlığı raporlarına göre, bölgede olup biten her şeyin 'devlet
sırrı' olarak kalması isteniyor. Gizlice hazırlanan bu raporu İnönü'nün
dışında, "İcra vekilleri, Genelkurmay Başkanı ile Kamutay Başkanı'ndan
(Meclis Başkanı) başka yalnızca ilbay (vali) ve iki Genel Enspektör ve üç ordu
müfettişi şahsen bileceklerdi." İnönü raporunda yatılı okullarla Dersimli
çocukların nasıl 'asimile' edileceğini de detaylıca anlatıyordu. Rapora göre
yatılı okullara 3 yıllığına alınacak çocuklar aynen yazıldığı gibi
'devşirilecekti.'
VALİYE TAM YETKİ
Aralık 1935'te 2884 Sayılı "Tunceli Vilayetinin İdaresi
Hakkında Kanun" TBMM'de kabul edildi. Kanunla vilayete atanacak Vali'nin
hem komutan hem de 4. Umum Müfettişlik görevini yürütecek kişi olmasının önü
açıldı. Geniş yetkilerle kuşatıldı. Öyle ki Vali isterse Vilayetteki kaza ve
nahiyelerin hudutlarını değiştirme yetkisine bile sahip oldu. (Aynı kanun Madde
2) Vali, istemesi halinde Tunceli'den istediği bir aileyi başka bir yere
sürebilirdi. (Madde 31)
ATATÜRK BU İŞE DAHİL
Dersim "38'i Hatırlamak" kitabının yazarı, Tarihçi
Şükrü Aslan'a göre, Dersim'e devletin bütünlüğü içinde bakmak gerekiyor.
Devletin en yukarısından en aşağısına kadar bu sürece herkesin dâhil olduğunu
belirten Aslan, "Her ne kadar kaynaklarda Atatürk adı pek fazla geçmezse
de Atatürk'ün onayı, dahli dışında böyle bir şeyin olduğunu düşünmek tarihi
gerçeklerle uyuşmaz" diyor.
PAH KÖPRÜSÜ BAHANE
OLDU
1937 yılı resmi belgelerine göre ilk 'isyan' da raporlara
yansıyordu. İlk büyük askeri müdahalenin 'kıvılcımı' sayılabilecek bu gelişme
Ankara'ya şu satırlarla rapor ediliyordu: "Tunceli bölgelerine hükümetçe
konulmak istenilen karakolları bölge halkı menfaatlerine uygun görmediklerinden
Kahmut'la Pah arasındaki Darboğaz arasındaki tahta köprüsünü yaktılar ve
oradaki jandarmalara müsademe (karşı koyarak direnç) gösterdiler. Bu suretle
isyan ettiler" İlk kez 'isyan' kelimesi bu raporda geçiyor ve sonraki tüm
kaynaklarda bu olay isyanın kaynağı olarak gösteriliyordu. Kahmut'la Pah
arasındaki Darboğaz arasındaki tahta köprünün yakılmasıyla birlikte, büyük bir
operasyon yapılması fikrini masaya yatıran Ankara, yakın tarihin en trajik
olayı için düğmeye basıyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.