Ülkücüleri çürüten hastalık cemaatte... - Orhan Turan

Gazeteci Orhan Turan'ın kişisel sitesi

Perşembe, Aralık 25, 2014

Ülkücüleri çürüten hastalık cemaatte...

Orhan Turan - Bundan 20 yıl önce… 1990’lı yılların başından ortalarına doğru yol alırken…
‘Nizam-ı Âlem’ söylemleri içinde ‘Müslüman Türk Birliği’ ideali ocaklardan, ülkücülerden fışkırıyordu. Ülkü Ocakları’na girip çıkan gençlerle Milli Gençlik Vakfı’na (MGV) bağlı gençler arasında ideolojik farklar ince bir çizgi arasında gidip geliyordu. Hepsi kendisini ‘Müslüman’ addediyor, namaz vakti girdiğinde birlikte saf tutuyorlardı. İşin tuhaf yanı Risale-i Nur sohbetlerine katılan gençlerle MGV’ye ve Ülkü Ocakları’na giden gençler bugünden çok daha kolay iletişim kuruyor, bir araya gelebiliyordu.

Zamanla Türkiye’nin milliyetçilerinde zihinsel değişim başladı. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Ülkü Ocakları’nda içi boşalmış ideolojik, kuru bir milliyetçilik baş gösterdi. Müslüman kimliğinden sıyrılmış ‘Ulusalcı’ bir duruşa evirildiler. Bu dönüşümle birlikte artık Ülkü Ocakları saf saf namazların kılındığı, Kur’an tilavetlerinin yapıldığı yerler olmaktan çıktı. Bu dönüşüm 2000’li yılların başında daha bir hız kazandı. Üniversitelerde ülkücü gençlik denildiğinde, ‘sevgili rekabeti nedeniyle başka erkekleri darp etmek için ocaklara girip çıkan, buralardan adam toplayan insanlar’ peydahlandı.

***
Türkiye’de Ülkücü bakışı böyle bitirdiler…
'İdeali', 'nizamı', 'imanı' olan ülkücüleri artık sadece 1980’leri görmüş abilerden dinleyebiliriz.

***
Peki, Cemaate ne oldu?
Cemaat, milliyetçi hareketin “zamanla kendi idealleri ve imanına karşı kendisini çürütme” sürecini yaşadı ve yaşıyor. Onların bu değişimi, 'milliyetçilerin' değişim süreci sonrasına denk gelse de o hızlı ‘çürüme’ kaçınılmaz olarak şiddetini artırarak devam ediyor. Milliyetçi cenahta, rakı içen, namaz kılmayan ülkücü görmek bugün artık sıradan…

Artık cemaat kitlesinde de 'bu profil' yaygın…
Tüm ‘Nurcu’ hareketi bunun dışında bırakarak, özellikle Gülen hareketi içinde, namaz kılmayan Nurcu’lar ortalıkta gezmeye başladı.
Gülen’a laf söyletmeyen, Bediüzzaman’ı dilinden düşürmeyen, buna karşın "alkol tüketip, namaz kılmayan" bir "cemaatçi" kitle oluştu… Alkol alanların sayısı nispeten az olsa da "namaz kılmayan cemaatçi" sayısı (en azından benim çevremde) azımsanmayacak oranda fazla…
Cemaatle ilgili "çürümenin" aslı, "Selefi salihin" çizgisinden kopup "nevi zuhur" bir sürece girmiş olmalarında yatıyor. Zira onlar, "Türkiye Müslümanları" için de en az cemaatin bağlıları kadar sevilen Bediüzzaman Said Nursi’yi adeta "peygamber" addedip, kendi anlayışları doğrultusunda O’nu yeniden yorumlayarak ilk hatalarını yaptılar.

O “kendi anlayışları” ya da "nevi zuhur" dediğimiz süreç ise; Onların İslam adına, "İslam’a rağmen attığı adımlardan" oluşuyordu:
Türkiye Müslümanlarına ilk kez “Sakalsız Müslüman” formatıyla tanıştırdılar. Onlara bunun nedeni 1980’lerde sorulduğunda, “Biz İslam nizamını kurmak için çıktığımız bu yolda dikkat çekmemek için bunu yapıyoruz (sakal bırakmıyoruz)” diyorlardı.
Diyalog söyleminde de aynı şeyleri söylediler.
Başörtüsü yasaklandığında da…
İnanç kaynağını Kur’an ve sünnetten alan Müslüman’lar, yasağa rağmen başını açmayarak "inançlarıyla" sebat etmesine karşın, cemaat mensupları Gülen’den aldığı fetva ile "aynı inancı taşıdığını ve daha fazla sebatkâr olduğunu" söyleyerek başlarını açtı.
“Neden böyle yapıyorsunuz” diye soranlara da “Biz İslam nizamını kurmak için çıktığımız bu yolda hedefe ulaşmak için bunu yapıyoruz (başörtüsü takamıyoruz)” diyorlardı.

O dönemlerde, "Türkiye Müslümanlarından" birçoğu, “Olabilir mi acaba, bu da bir yol mudur?” diyerek bu yeni yaklaşımı durup düşündü. İçine yatmasa da belli mesafede bu görüşü tamamen dışlamadı.

Oysa artık, ilk verilen tavizden, bu güne kadar gelen tüm tavizlere kadar şu anlaşıldı.

İslam’a hizmet için, İslam’la bağdaşmayan bir akideyi kabullenenler, taktıkları ‘takiyye’ maskesinin bizzat kendisine dönüşüverdi.

Bu her şekilde yorumlanabilir; Ancak tek bir gerçek yorum götürmez: 
Bu yol Muhammed'in (s.a.v.) ve Allah'ın (c.c.) kitabı Kur'an'ın yolu değil.
Bu yol, ülkücüleri çürüten hastalığın kendisidir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.