Orhan Turan - Son yıllarda komşularıyla ve ikili ilişkilerdeki krizleriyle "yalnızlaşan"
Türkiye yeni hükümet döneminde dış politikada değişim yapacağını
açıklasa da analistler İsrail ile ilişkiler dışında Suriye, Rusya ve
AB ile ilişkilerde arzu edilen dönüşümün sağlanmasının güç
göründüğünü belirtiyor.
Analistler, Türk dış politikasının son döneminin baş
mimarı olan Ahmet Davutoğlu'nun "sahneden
çekilmesiyle" yeni dönemde dış politikada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın etkisinin artacağına işaret ediyor.
Başbakan Binali Yıldırım göreve başlamasının hemen
ardından bölgedeki sıkıntıların farkında olduklarını belirterek "Dostlarımızın sayısını artıracağız, düşmanlarımızın
sayını
azaltacağız" dedi.
Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş ise "Çok hızlı
değişen dış politika atmosferinde bazı uygulamalarda değişikliklere gidilmesi zaruri görülüyor. En azından dört alanda dış politikada ciddi yeni adımlar gerekiyor" diyerek bu
alanları Suriye, Rusya, İsrail ve AB ile ilişkiler olarak
sıraladı.
Bu yaklaşımı Reuters'a değerlendiren Başbakanlığa yakın
bir kaynak, "Kabine ve partideki değişikliklerin
ardından ipler artık tamamen Erdoğan'ın elinde. Dış politikada ciddi
değişiklik
beklenmeli. Erdoğan'ın patronajında farklı hamleler
gelebilir" dedi.
Anayasada yapılacak değişiklikle Türkiye'ye başkanlık sisteminin getirilmesi gerektiğini savunan Erdoğan, cumhurbaşkanlığına seçilmesinin ardından dış politikada belirleyicilerden biri konumunda bulunuyor.
Türkiye'nin dış politikada sunduğu tablonun hiç iç açıcı olmadığını kaydeden Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi
Soli Özel, "Hemen herkesle (Türkiye'nin) arası bozuk.
Suriye politikası da Türkiye'nin başta güvenlik olmak üzere
bütün ayarlarını kötü etkiledi. Bunun bir şekilde kontrol
edilmesi lazım" dedi.
Suriye'de Esad yönetiminin iktidarı bırakması
gerektiğinin en önemli savunucularından olan Türkiye, İslam Devleti
nedeniyle hem içerde hem de sınırda ciddi güvenlik riskleriyle
karşı karşıya. Esad'ın önemli destekçilerinden Rusya'nın
Suriye'de askeri operasyonlara başlamasının ardından Türk hava
sahasını ihlal eden bir Rus savaş uçağının düşürülmesi de
Türkiye'nin Rusya gibi önemli bir müttefikini kaybetmesine neden
oldu.
USAK analistlerinden Mehmet Yeğin de dış politikada bir değişiklik ihtiyacı olduğunun uzun süredir farkında
olunduğunu hatırlatırken, "Daha önce de Ermenistan ve Kıbrıs'ta
bazı şeyler
yapılması düşünülüyordu ama başarılamadı. Bu tip niyetler
önemli ama şartların da değişmesi lazım" dedi.
Analistler yeni hükümetin değişikliğe gitmeyi düşündüğü alanlar içinde başarı şansı en yüksek olanın İsrail ile normalleşme süreci olduğuna dikkat çekiyor.
EDAM Başkanı Sinan Ülgen "Yeni hükümetin dış
politikada fabrika ayarlarına dönmede en azından bazı alanlarda
başarı sağlayacağını düşünüyorum. Bunun başında İsrail
geliyor" derken, merkezi Londra'da bulunan Teneo Intellegince Eşbaşkanı
Wolfango Piccoli, "Yeni hükümetin sayılan alanlarda
değişiklik yapabileceğine çok temkinli yaklaşıyorum. İlerleme
olasılığı olan tek alan İsrail çünkü her iki tarafta da ilişkileri
yeniden yoluna koymak konusunda bir isteklilik var" dedi.
Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine 2010'da
İsrail komandolarının baskınında 10 Türk hayatını kaybetmiş,
Türkiye ilişkilerin normalleşmesi için özür dilenmesi, tazminat
ödenmesi ve Gazze ablukasının kaldırılmasını talep etmişti. İsrail
özür talebini yerine getirirken, bir süredir devam eden
müzakerelerde sona yaklaşılıyor.
SURİYE'DE ESAD VE PYD POLİTİKASI DEĞİŞECEK Mİ?
Türk dış politikasının son dönemdeki en sorunlu alanı
olarak görülen Suriye politikasında radikal değişikliklerin yapılmasının zor olduğu belirtilmekle birlikte "Esad
gitmeli" politikasındaki ısrarın yumuşayabileceğine de dikkat
çekiliyor.
Ülgen "Türkiye Suriye'de rejim değişikliğini
tetikleyebilmek adına Cumhuriyet dış politikasında hiç yapılmayan bir şey
olan komşu ülkenin silahlı ve sivil gruplarına destek verdi.
Şimdi buralardan geri adım atabilir. Bu, Esad'la dost olacak
demek değildir. Esad rejimine karşı eleştirel tutumunu devam ettirebilir ama bu kadar Suriye iç savaşına müdahil
olmaz" dedi.
Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde İD'ye karşı savaşan Kürt gruplardan "terör örgütü" olarak nitelendirdiği
PYD'ye verdiği destek nedeniyle son dönemde ABD ile de sıkıntılar
yaşıyor.
Türkiye'nin PYD politikasının, ülke içinde PKK ile
mücadele sürerken değişmesinin güçlüğüne dikkat çeken Mehmet
Yeğin, "Bunun için belki yeni bir çözüm sürecinin başlaması
gerek. Ama Türkiye PYD'ye yönelik bombardıman da yapmıyor, PYD'nin
burada
bulunmasını bir yönüyle kabullenmiş görünüyor.
Değişebilir tek şey Türkiye Esad'ın gitmesindeki ısrarını terk
edebilir" dedi.
AB VE RUSYA İLE İLİŞKİLER
Öte yandan, Mart'taki göçmen anlaşması ile ivme kazanıyor gibi görünen AB ile ilişkilerde, birliğin Terörle
Mücadele Kanunu'nda değişiklik talebini Ankara'nın reddetmesi ile
yeniden
tıkanma yaşanıyor.
Ülgen, bu ilişkilerin farklı bir yola girmesinin
güçlüğüne dikkat çekerek, "Türkiye'nin içerde demokrasi, insan
hakları, hukukun üstünlüğü gibi normları tekrar inşa etmeden dış
politika
alanında Türkiye'nin geleneksel ortakları olan AB ve ABD
ile ilişkilerin düzeltilmesinde istenilen netice elde edilemeyebilir" dedi.
Son dönemde AB ile ilişkilerde Türkiye'nin en yakın müttefiki konumundaki Almanya'nın parlamentosunda geçen
hafta 1915 olaylarını "soykırım" olarak nitelendiren
bir kararın kabul
edilmesinin de yeni hükümetin AB ile ilişkileri
geliştirme hedefine "ciddi bir darbe" vurduğu
belirtiliyor.
Soli Özel de "Bence Türkiye'nin zaaflarının önemli
bir göstergesi bu son karar oldu. Türkiye'nin buna çok sert
yanıt verebilme imkanı yok gibi. Almanların bunu Türkiye'yle
mülteci konusunda bu kadar yakın bir ilişki içindeyken yapmış
olmaları zaten başlı başına sorgulanması gereken bir şey"
dedi.
Türkiye'nin geçen Kasım'da bir savaş uçağını düşürmesiyle ilişkilerin bozulduğu Rusya ile mesafe alınmasının
güçlüğüne de dikkat çeken Ülgen, "Rusya başta koyduğu koşullarda
ısrarcı. Türkiye'nin özür dilemesini ve tazminat ödemesini
istiyor. Buralarda Rusya geri adım atmadıkça bir uzlaşma zor"
dedi.
Piccoli ise yeni hükümetin hâlâ "kimliğini bulmaya çalıştığını" ifade ederek, dış politikadaki
değişiklik sinyallerini şu sözlerle değerlendirdi:
"Bu hükümet genelde Erdoğan'ın isteklerini ve
gündemini yerine getirmek üzere iş başına gelmiş olarak görünüyor.
Dış politika başta olmak üzere bazı alanlarda eğişiklik yapacaklarını söylemesi sürpriz değil ama buna şüpheyle yaklaşıyoruz. Çünkü o kadar iç meselelere odaklı bir
hükümet ki dış politikaya harcayacak siyasi zamanı, sermayesi ve
işgücü mevcut değil" dedi. Reuters
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.