Prof. Mustafa Cağrıcı: Bizi Allah ile harama çağırıyorlar - Orhan Turan

Gazeteci Orhan Turan'ın kişisel sitesi

Cumartesi, Haziran 25, 2016

Prof. Mustafa Cağrıcı: Bizi Allah ile harama çağırıyorlar

Prof. Dr. Mustafa Cagrici - Orhan Turan röportaji
Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı - Orhan Turan röportajı
Orhan TURAN - Özellikle Ramazan ayı ve bayramlarda “vur patlasın, çal oynasın” eğlencelere dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı: Televizyonlardaki Ramazan ve Bayram eğlenceleri meşru değil. Allah'a çağırıyorlar, ancak bunu haramla yapıyorlar.

Televizyon ekranlarına “vur patlasın çal oynasın” havasında yansıyan “Ramazan eğlencelerinin” küreselleşmeye bağlı “aynileşmeden” türediğini söyleyen Çağrıcı, bu sürecin “bize ait olmayanın” aslında “bize aitmiş gibi” algısına neden olduğunu söylüyor.  Küreselleşmenin eğlence anlayışındaki, değişikliğin yanında sosyal yaşamı da riske attığını söyleyen Çağrıcı “Bizim insanımız, Ramazan’a daha ‘eğlenceli’ daha heyecanlı giriyordu. Ancak şimdi o tat azaldı. Çünkü artık ibadetler ve heyecanlar da bireyselleşti. Modern insanın aşırı bireyci ve özgürlükçü olması bunu doğurdu” sözlerine yer veriyor.

EĞLENMEK AMA NASIL…
- Osmanlı’da Ramazan eğlenceleri nasıl yapılırdı mesela?
Her çağın mantalitesi, kendi dünya görüşü, kendi imkânları hatta kendi teknikleri, o çağın dini anlayışını da belli ölçüde yönlendiriyor. Dolayısıyla Osmanlı dönemindeki Ramazan anlayışıyla, Ramazan’ın değerlendirilmesi ve Ramazan eğlenceleri gibi etkinliklerde o çağın özellikleriyle belli ölçüde ilişkilidir. Dini bakımdan eğlencenin nasıl olup olmadığı önemli değildir. Burada ölçüt dini inanç esaslarına uyup uymadığıdır. Ahlaki ölçüleri ihlal etmeyen, bunlara aykırı olmayan, bu alanlarda bir yozlaşma üretmeyen her türlü eğlence meşru bir eğlencedir. Peygamber efendimizin zamanından itibaren de insanlar bu çerçevede eğlenmişlerdir. Yüce peygamberimiz eğlenceleri teşvik etmiş, kimi zaman yanına eşini de alarak bazı eğlenceleri izlemişlerdir.  Peygamberimizin bulunduğu bir ortamda bir bayram gününde, genç kızlar eğlenirken Hazreti Ebubekir bunu hoş karşılamamış, Peygamber efendimiz de, “Bırak bugün onların neşe günüdür, eğlensinler” diyerek Hazreti Ebubekir’in engellemesini uygun görmediğini ifade buyurmuşlardır.

İLKE İSLAMİ ÖLÇÜDÜR
- Yani her çağ, kendi eğlence kültürünü mü üretiyor?
Evet, her çağ kendi imkânlarına şartlarına göre eğlence kültürünü üretiyor. Keza Osmanlı dönemi, o dönemin hayat anlayışı, zevkleri, estetik anlayışı döneme mahsus bir takım eğlence tarzları doğurmuştur. Bu eğlencelerde güdülen ilkeler, elden geldiğince İslami ölçüler içerisinde yaşanmasıdır. İlke, eğlencelerin İslami ölçünün dışına taşmadan gerçekleşmesidir.

- Bugünün “eğlence anlayışı”nı nasıl değerlendirmek lazım?
Aynı şey bugün için de geçerlidir. Bugünün anlayışı da öncekine göre farklıdır. Ancak bugünkü eğlence kültüründe sapmaların olmadığını söylemek mümkün değildir. Ancak Osmanlı kültürünün temel direkleri bir inanç ve ahlak kültürü oluşudur. Bu her alanda öyledir. Zaten bir toplum belli ölçüler içerisinde kalıp onun dışına çıkmaz. Toplumda değer yargıları, insanların vicdanında yer etmişse, o toplum bu yargıları her alanda gözetir. Dolayısıyla Osmanlı toplumu bir ahlak toplumudur. Öyle olduğu için yönetimine ticaretine her alanına bu yansıyordu.
Prof. Dr. Mustafa Cagrici - Orhan Turan röportaji
TEK YANLI KÜRESSELEŞME YOZLAŞTIRDI
- Peki, kültürde ya da eğlence kültürümüzdeki yozlaşmanın kaynağında ne var?
Eski toplumlar kültürel olarak kendini koruyabilen toplumlardı. Bugün küreselleşmenin etkisi ile kültürlerin bu kadar korunaklı olmadığını görüyoruz. İletişim teknolojisi dünyanın bir ucunu diğer ucuna aynı dakikalar içinde bağlıyor. Dolayısıyla diğer alanlarda olduğu gibi eğlence alanında da bir “aynileşme” ile karşı karşıya kalıyoruz. İletişim ve ulaşımın oluşturduğu bu küreselleşme, hayatın başka alanlarında olduğu gibi aynileşme üretiyor. Ne kadar istemesek de bu modern hayatın bir gerçeğidir. Tabi bizim toplumumuzda gelenekçi eğlence zevkini değiştiriyor.
Küreselleşme iki taraflıdır. Ancak şu anda bize karşı tek taraflı bir akış var. Biz sadece o “baskın gücün” değer ve kültür alıcısı konumundayız. Kendi kültür ve değerimizi ihraç etmek bir yana koruyamaz noktaya geliyoruz.

BİREYSELLEŞME, MÜSLÜMANLARI ÇÖZDÜ
- Yani en güçlü olan baskın kültürle, sözünü ettiğiniz “aynileşmeyi” mi yaşıyoruz?
Kültürlerin yönü ve etkisini “güç” belirliyor. Maddi, ekonomik güçler sadece siyaseti değil, kültürler arası ilişkileri de önemli ölçüde etkiliyor. Sonuç itibariyle bizim Ramazan eğlencelerimiz eskisi gibi değil. Daha doğrusu Ramazan eğlencemizin olduğunu söylemek de zor. Bizim kültürümüzde ibadetin içine bir tat ve renk katılarak ibadetlerimizin ifa edilmesi gerçeği vardı. Bizim insanımızın, Ramazana kattığı tat dolayısıyla bu aya daha eğlenceli daha heyecanlı giriyorlardı. Ancak şimdi o tat azaldı. Çünkü artık ibadetler de bu heyecanlar da bireyselleşti. Sosyal ve toplumsal hedefler değişti. Algı farklılaştı. Ramazan’ın geldiğinden farkında olmayanlar bile var. Bunun birkaç özelliği var. Modern insanın aşırı bireyci ve özgürlükçü olması bunu doğurdu. Bu nedenle Ramazan’ın o eski tatlı heyecanı şimdi ancak bireysel bir his olarak algılanıyor. Eskiden cami cemaatlerinin çok daha fazla olmasının sebebi de yine bununla ilgilidir. Şimdi cami cemaatlerimiz artan nüfusa göre azalmaktadır. Bu, bana göre dindarlığın azaldığı anlamına gelmiyor. Ancak dindarlığın daha da bireyselleştiği anlamına geliyor. Bu sosyal ve toplumsal yapı içerisinde bir risktir ancak modern çağın da bir gerçeğidir.
MUSTAFA ÇAĞRICI KİMDİR: 1950 Sivas’ta doğdu. 1977’de İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde İslâm felsefesi anabilim dalında Lisansüstü çalışması yaptı. Doktorasını ahlâk felsefesi alanında tamamlayıp 1982’de M.Ü. İlâhiyat Fakültesi'nde İslâm Felsefesi Anabilim Dalında Yardımcı Doçent oldu. 1996'da ise Profesör unvanım aldı. 1986'da misafir öğretim üyesi olarak Amman'daki Ürdün Üniversitesi'nde bilimsel çalışmalar yürüttü.2003 ve 2011 arasında İstanbul Müftülüğü görevini yürüttü. Çağrıcı, bu süreçte dört kişilik bir komisyonla birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Kur’an Yolu” isimli 5 ciltlik tefsirini hazırladı.TDV İslam Ansiklopedisi'nin İbn-i Sînâ, Gazâli, Ebü'l-Berekât el-Bağdâdî, İbrahim Hakkı Erzurumî gibi maddalerini kaleme alan Çağrıcı, seride çeşitli konularına ilişkin 200’ün üzerinde yazısı çıktı. Çağrıcı, 2016’da yayına başlayan günlük "Karar" gazetesindeki makaleleriyle halen okurlarıyla buluşuyor.
SESLİ RÖPORTAJ: 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.