Bir darbe, 3 gazete ve benim hikayem - Orhan Turan

Gazeteci Orhan Turan'ın kişisel sitesi

Cumartesi, Temmuz 30, 2016

Bir darbe, 3 gazete ve benim hikayem

Manşet Kocaeli, Lider Türkeli, Orhan Turan

Orhan TURAN15 Temmuz darbe girişimi ardından, cuntaya karşı birbiri ardına önlemler alınmaya başlandı. Darbenin faili Fetullah Gülen ve bağlantılı olduğu değerlendirilen tüm kurum kuruluş ve kişiler bu önlemlerle bağlantılı olarak mercek altına alındı. Soruşturmalar ve operasyonlar başladı, yeni yasal düzenlemeler uygulamaya girdi.

OHAL kapsamında, 29 Temmuz’da Resmi gazetede yayınlanan düzenlemeyle, FETÖ bağlantılı 18 televizyon, 3 haber ajansı, 23 radyo, 45 gazete ve 15 dergi kapatıldı.

Listede İzmit’te kapatılan Kocaeli Manşet, Afyonkarahisar’da kapatılan Türkeli, Kurtuluş ve Lider gazeteleri de yer aldı. Kiminde eski sahipleriyle, kiminde de ilk kuruldukları dönemde çalışmıştım bu gazetelerde...  Biraz daha geriye sararak işte o günlerin kısa öyküsü...


***

Gazeteciliğe İzmit’te kritik bir zaman diliminde başladım. 28 Şubat 1997 sürecinde. Öncesinde Selam gazetesinin İzmit temsilciliği, Anadolu FM’de programlar yapıyordum. 
Orhan Turan
1996-1997'DE SELAM gazetesinin İzmit temsilcisiydim. Haftalık olan gazete 1997'de günlüğe dönmüştü.

Ocak 1999’da ise “Siyah Beyaz Kocaeli” gazetesinde muhabirliğe başlamıştım.
Orhan Turan
Siyah Beyaz Kocaeli gazetesi... Şubat 1999 İzmit... Haber müdürü olduğum dönemde... Daktilo ile çalışıyoruz.
Halen Kuzey Anadolu gazetesini çıkaran Fakir Yılmaz’ın yönettiği bu gazeteyle, 18 Nisan 1999 seçimlerini karşıladık. 
Orhan Turan
Siyah Beyaz Kocaeli gazetesi (Mart 1999). Gazetede önce muhabirlik, yazarlık ve haber müdürlüğü yaptım.
Tecrübesiz bir muhabir olarak başladığım o gazetede, 3 ay sonra haber müdürü olmuştum. (Bunun nasıl olduğu ayrı bir yazı konusu)
Orhan Turan
Gazete Abdullah Orhan mahlasıyla Firuzan adılı köşede yazılar yazıyordum. 25 Mart 1999 - Siyah Beyaz Kocaeli gazetesi... 
Derken, Ağustos ayında o dönemde gazetenin Spor Müdürü olan Şenol Çiçek’le birlikte, kendimize ait bir gazete çıkarma konusunda karar kıldık. Bulunduğumuz apartmanda, bir üst dairenin boşalmasıyla Kocaeli Şehir gazetesini kurduk…
Orhan Turan
Gazetenin nüshasını bulamadım.
Ancak reklam ordünasından bir logoya yer veriyorum.
 Alt katta istifa ettiğimiz gazete, üst katta yeni çıkardığımız gazete… 17 Ağustos 1999 Marmara depremine kadar devam eeden macera, depremle noktalandı.
Orhan Turan
17 Ağustos 1999 depremi olduğu hafta, sadece tek sayı bir dergi çıkardım. Depremde yaşadığım kişisel öykümü bu dergide hikayeleştirdim.  
Gazete okuyacak abone, satın alacak okur artık yoktu. Her şey yerle bir olmuştu. Bu iş bitmişti… 2002’de üniversite için Afyonkarahisar’a gitmek, yeniden başlamak için bir fırsat olabilirdi.

LİDER GAZETESİ….
Kocatepe Üniversitesi’ne ek kontenjanla gitmiştim. Zaman çok dardı. Sırt çantasıyla kente vardım. Yurt ayarlamamıştım, kalacak yerim yoktu, yanımda sadece birkaç günlük otel parası vardı. Otobüsten indiğim ilk günün sabahında, ilk olarak gazete bayisinden birkaç gazete alıp Afyonkarahisar gündemine baktım. Gazete künyelerini inceledim. Onlardan birinde hemen çalışmayı umuyordum.
Bunun için Afyonkarahisar Belediyesi’ne gittim. Başkan'la (Hayrettin Barut) görüşüp, gazeteci olduğumu söyledikten sonra uygun bir gazetede çalışmak istediğimi söyleyecektim. Ancak, Başkan'la değil yardımcısıyla ggörüşebildim. (Zannedersem Tanrıkulu’ydu)

Başkan yardımcısına hikayeyi anlattım. O da bir gazeteyi arayarak durumu anlattı. Bana Odak gazetesine gitmemi, orada Rabia Erçolak’la görüşmemi söyledi. Teşekkür edip gittim.

Kentteki ilk günümde sorun çok, trafik yoğundu, gazeteye gittim.
Danışmadaki bayana durumu anlattım. “Rabia Hanım sizi bekliyor” dedi, merdivenleri çıktım, odasına girdim. İzmit’ten geldiğimi söyledim. Çalıştığım iş örneklerini (gazete örnekleri) uzattım, “çalışmak işitiyorum” dedim. Rabia Erçolak (Güzbey), gazetelere baktı, haberleri gördü, “Olur” dedi. Ona, kalacak yerimin olmadığını bana mümkünse YURTKUR’u arayıp, misafir öğrenci alıp alamayacaklarını sormasını rica ettim. Aradı. Kente girdikten saatler sonra iş bulmuş, bir haftalığına misafir öğrenci olarak yurda yerleşmiştim. Ertesi gün işbaşı yaparak Odak gazetesinde çalışmaya başladım.

Orhan Turan
Odak'ta 2002'de başladım. 
Elbette kısa sürede bir dolu hikâye birbirini izledi. Gazetede muhabirlik yaptım, köşe yazdım, belgesel çektim, değerli dostum Ferit Üstün’le gazeteye bağlı Er TV’de programlar yaptım… 

2004’te çalıştığım gazetenin adı, daha önce hurda ticareti yapan, ardından sektör değiştirmeye karar veren İsmail Palta’nın Lider gazetesi olmuştu.
Bu nasıl bir işti!
Anlatılacak gibi, inanılacak gibi bir şey değildi.
Gazetenin tek personeliydim…
Habere gidiyor, haberi yazıyor, bilgisayarda tasarımını yapıyor, köşemi yazıyor, kendi yemeğimizi yapıp, karnımızı doyurduktan sonra, gazetenin aydınger çıktısını alıp matbaaya götürüyordum… Dışardan bakıldığında tam bir komedi…

KURTULUŞ GAZETESİ…
Birkaç ay tek başına gazete çıkarıp bu kez Celal Bursalıoğlu sahipliğindeki Kurtuluş gazetesine geçtim. 
Bir ara yeniden Odak gazetesine geri döndüm.
Döndüm ama ne döndüm. Gazetenin patronu Mehmet Emin Güzbey’le aram, orada çalışan kız arkadaşım nedeniyle açılmıştı. Yazamayacağım kadar ağır hakaretler etti, kırdı döktü. Bir hışımla beni kapıdan kovdu. Arkamdan kızı da kovup "defol" dedi. Bir sabah vakti girdiğim Odak’tan bir akşam çıkıvermiştim. İkisi de hızlı oldu.

Beni kovduğuna hiç pişman değildi, ama kızı kovduğu için kısa süre sonra pişman olduğunu biliyorum. 

İçeride alamadığım maaşım, cebimde Nokia 3310'la kalakaldım. 
Güzbey zaten sigorta yapmaz, aylığı da mutlaka geç verirdi. Kapısında uzun uzun bekler, parasız olarak eve dönerdim.

İşsiz kaldıktan sonra, Kent ve İnsan dergisini açmaya karar verdim. Bir günde hayalini kurup projelendirdim, ikinci günde hayata dökmek için harekete geçtim. Hayal kısmını, evdeki eski bilgisayarımda tasarlayıp, örnek bir çıktı aldım. Matbaa peşin para istiyordu. Ona evimdeki bilgisayarı rehin bırakmayı teklif ettim. Kabul etti. Sonra tanıdığım, esnaf ve çevredekileri dolaşıp, çıkacak dergim için önceden abonelik bedeli aldım. Bir süre Aydemir Kurt’un bürosunda çalışmaları yürüttükten sonra 15-20 aboneden yıllık aidat bedeli toplamayı başarmıştık. 


Orhan Turan Kent ve İnsan Dergisi
Kent ve İnsan Dergisi... Aralık 2015 
Bozcalar İşhanı’nda büro tuttum. 60 metre kadar bir büroydu burası... İçi bombaş, zeminde rulo yapılmış bir halı... 

Anadolu Ajansı (AA) temsilcisi Sait Karaduman'ın verdiği masayı büroya koyarak dergimizin ilk sayısını çıkarmaya başardık. Büroda 5 kişi olduk. Masalar, sandalyeler, büro malzemelerimiz, her şeyimiz vardı.
Afyonkankarahisar... Eylül 2004... Bozcalar İşhanı Kat 3, No: 108... Kent ve İnsan dergisi için büroyu tuttuğumda... Bir kaç sınıf arkadaşıma henüz boş ofiste çay ısmarlıyorum. 
Burada bir ekip olmuştuk. Macera 15 sayı sürdü. Yıl 2005…  Süreç içinde Show TV, Ege TV, Birgün gazetelerinin Afyonkarahisar temsilciliğini de alarak güçlendik.

Darbeyi, tahsildarımız Yaşar vurdu. Yaşar, abone bedellerini toplayıp arazi oldu. Maaşlar, elektrik, vergi v.s….
Derken önce sekreterim Ayşegül’e durumu anlatıp, işin bittiğini söyledim. Sonra büroyu önce eve taşımayı denedim. Bu dönem etrafımdaki en sadık adam Hasan Akkaya’ydı kuşkusuz. Başından sonuna o hep benimle oldu. Ama ne yaptıysak tutunamadık. Yeniden Lider gazetesine geçtim, tutmadı…

Sonunda Türkeli gazetesinden gelen teklifle yükten kurtulup, yeniden muhabirlik yapmaya karar vermiştim. Anlaşmaya göre Kent ve İnsan’ı yarı fiyatına Türkeli matbasında basacaktım. Ben de hem Türkeli’de hem de gazetenin dergisi Yaşam’da çalışacaktım. Böylece 15. sayıya kadar devam ettik.

TÜRKELİ GAZETESİ
Türkeli, Türkiye’nin en eski gazetelerinden biriydi. Sadece yerel değil bölgesel anlamda da eski köklü bir gazeteydi. 5 Aralık 1951'de, merhum gazeteci yazar, Doktor Sadettin Aygen kurmuştu. 
Orhan Turan
Türkeli gazetesi... 1 Haziran 2007... F-35 parçaları üreten Afyonlu Alp havacılığın hikayesini haberleştirdiğim kupur... Gazetenin bu logosunu da ben hazırlamıştım.
1987’de gazeteyi devralan H. Hakkı Özsoy bu günlere getirdi. Afyon’da çalışan her gazetecinin çalışmak isteyeceği ilk gazeteydi burası… Maaşları zamanında yatar, sigortası yatırılır, hilesi hurdası olmadan emeğinin karşılığı verilirdi.
Orhan Turan
Türkeli'nin yazarları... Bir süre arka sayfada köşe yazdım.
Orada da bir dolu hikâye yaşayıp 2007’de Afyonkarahisar’dan ayrıldım. (Bu geçişin hikayesi de ayrı bir yazıya kalsın)

İstanbul’da Yeni Şafak’la süren hikâye, ardından Derin Tarih, SABAH’a uzandı… Aradan neredeyse 9 yıl geçti…

***

27 Temmuz 2016’da ’da FETÖ bağlantılı olduğu için kapatılmasına karar verilen 45 gazete arasında benim için “dönüm noktası” olan bu gazeteleri gördüm.

Lider, ben çalıştıktan sonra el değiştirmiş yeni sahibi ile FETÖ listesine girmişti. Sonraki sahiplerini ise tanımam.
Kocaeli Manşet ise ben Afyon’a geçtikten sonra İzmit’te reklamcılık yapmaya başlayan, daha önce Kocaeli Şehir gazetesini birlikte çıkardığımız Şenol Çiçek'in satın aldığı bir gazeteydi. 
Çiçek, Kocaeli Şehir hikayesi ardından haftalık Beyaz Kocaeli gazetesini çıkarmaya başladı. Haftalık gazetesini günlüğe çevirme projesi devam ederken, ocak 2014'te Manşet gazetesini Hasan Ezin'den satın aldı. Ezin zaten medya sektörünün dışında bir isimdi. Baba tarafından iş dünyasına girmiş genç bir adam... 

Acaba Şenol Çiçek mi FETÖ bağlantısı nedeniyle gözaltına alındı ve gazete kapandı, yoksa gazete, yayın politikası nedeniyle mi listeye alınmıştı?
Eğer sorun yayında ise bomba, Çiçek'in başına patladı demektir. Zira 2014'te gazeteyi devralıp, yola koyulana kadar 2013'ten bu yana başlayan Paralel Yapı soruşturmalarında gazete zaten mimlenmiş demektir. 
Çiçek'in şahsında böyle bir bağlantı var mı sorusuna dönersek? Ben şahit olmadım. Diğer taraftan 2002'den 2016'ya geçen süreçte yanında da değildim. İş bağlantılarını ve diğer ilişkilerini de elbette bilemem. Biraz daha bekleyerek bu kapatılmanın gerekçesini daha iyi okumak gerekecek.

Türkeli gazetesi...
Gazetenin imtiyaz sahipliğinde değişiklik olmadı. Hakkı Özsoy, aynı zamanda Afyonkarahisar Kızılay Başkanlığı'nı yürüttü. Halen de Türk Kızılayı Afyonkarahisar Şubesi Onursal Başkanlğı'nı yürütüyor. Yukarıda yazdığım gibi Türkeli, Türkiye'nin en eski gazetelerinden biri olarak onuruyla ilkeli yayınından hiç taviz vermedi. Gazete özünde matbaa olarak hizmet veren, bu manada davetiye, baskı işleri de yapan bir ticarethane olarak faaliyet yürüttü. Elbette her matbacı için en önemli sıcak satış unsuru davetiye gibi hızlı satış araçlarıdır. 
Türkeli gazetesinin FETÖ ile bağlantılı şirketler listesine girmesinde biri zahirde görünür ancak önemsiz, diğeri batında saklı ancak "gerçek" iki sebebin olduğunu düşünüyorum.

Zahirde görünen ancak önemsiz olan Türkeli'nin Koza Davetiyelerinin de mümessilliğini yürütüyor olmasıdır. Koza, Gülen'e yakınlığıyla bilinen ve halen yurt dışında firari  Akın İpek'e ait bir şirketti. Türkeli bu davetiyelerin il mümessili idi. Ancak bunun hiç bir önemi yok. Davetiye işini bilen bilir. Koza davetiyeleri, sektörde 3-5 yıldır değil, on yıllardır var. 2013'e kadar herkes bir biçimde zaten bu grubun kurduğu işletmeler, okullar, kargo firmaları ya da kitaplarıyla bir biçim de ilişkideydi. Dolayısıyla matbanın davetiyeleri satması da organik bağın delili niteliğinde değil, böyle bir ilişkiydi.
Diğer sebep ise...
Gazete, Türkiye'nin "FETÖ'cü avına çıktığı" şu günlerde, tüm Afyon'un da yakından tandığı bir alçağın, "Bu da Paralelci" denilerek iftirasına uğramasıdır. Bu iftirayı kimin yaptığını Afyonkarahisar'daki tüm basın biliyor. Devletin bilmesi ise biraz zaman alabilir.

Bu bakımdan biraz daha sabırlı olmak gerekir. Elbette gerçek er geç ortaya çıkacak. 
Sonraki günlerin ne getirdiğini de hep birlikte göreceğiz. 

HASAN EZİN CEVAP HAKKINI KULLANDI: Yazıda adı geçen Hasan Ezin (Kocaeli Manşet’in önceki sahibi) benimle temas kurdu. Kendisinin olup bitenlerle ilgisinin olmadığını söyledi. Mermer sektöründe babasından devraldığı işi yürütmeye çalıştığını söyleyen Ezin kendisini ifade etmeye çalıştı. Bunu yapmasına gerek yoktu. Zira soruşturmaya konu isimlerle ve onlarla ilişkili olan isimlerin hiç biriyle ilgili ithamda bulunmadım. Bunu yapmak da bana düşmez. Dediğim gibi ben böyle bir ilişkiye tanık olmadım. Yargı kararlarını da birlikte bekliyoruz. 
ÇİÇEK, TUTUKSUZ YARGILANACAK: Bu arada yazıya konu isimlerden Şenol Çiçek’le ilgili gelişmeyi de buraya alalım. 27 Temmuz’da gözaltına alınan Çiçek, 23 Ağustos’ta tutuklama talebiyle sevkedildiği mahkemece, tutuksuz yargılanmasına karar verilerek serbest bırakılmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.