27 Şubat’ta beklenen çağrı geldi.
15 Şubat 1999'da Kenya'da yakalanarak Türkiye'ye getirilen ve o tarihten bu yana Bursa’ya bağlı İmralı adasındaki F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan, kurucusu ve lideri olduğu PKK’ya “Kongreyi toplayın, kendinizi lağvedin” çağrısı yaptı.
Aslında çağrı Meclis Kürsüsünde olacaktı. Ama olmadı.
![]() |
PKK Silah bırakacak mı? |
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim 2024’te Öcalan'a yönelik dikkat çekici bir çağrıda bulunmuş, Öcalan'ın DEM Parti Grubu'nda konuşarak PKK'nın feshedildiğini ve terörün sona erdiğini ilan etmesi gerektiğini belirtmişti. Bu açıklamalardan 4 ay sonra o beklenen çağrı Meclis’te olmasa da mektup yoluyla gerçekleşti.
DEM heyeti önce 15 Şubat tarihini vermişti. Öcalan’ın videolu bir konuşması olabileceği bekleniyordu. Tarihin ertelendiği ve Şubat ayı içinde olabileceği açıklandı. Nihayet içerde bir yerlerde yürütülen görüşmeler, çağrının son şeklinin mektup yoluyla olması yönünde noktalanmış oldu.
PKK’nın ilk silahlı eylemlere giriştiği 1984’ten bu yana 50 bine yakın kişinin hayatını kaybettiği bu kanlı süreçte önemli bir eşik daha yaşanmış oldu. Dem Parti Heyeti, İmralı'dan İstanbul'a geldikten sonra Taksim'deki Elite World Otel'e giriş yaptı. Toplantı Öcalan ile gerçekleştiren görüşmenin ardından saat 17.00'de başladı. Ahmet Türk, DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan, milletvekili ve Abdullah Öcalan'ın avukatı Cengiz Çiçek, Öcalan'ın avukatı Faik Özgür Erol’un yer aldığı toplantıda, o mektubu Buldan okudu.
Çok kısa sürede gelinen bu noktada tüm haber kanallarının canlı verdiği görüntüleri Türkiye büyük bir dikkatle izlemeye başladı;
Öcalan açık biçimde PKK’ya sesleniyor, kongreyi toplayın, kendinizi lağvedin diyordu mektupta…. Örgütü hayatta tutan gerekçelerin artık var olmadığını söylüyor, ömrünü tamamladığını belirtiyordu.
Almanya'nın önde gelen gazetelerinden Bild, birinci manşet olarak verdiği haberde "Öcalan PKK'yı dağıtmak istiyor" başlığını kullandı.
Guardian, çağrının sadece Suriye sahasında değil aynı zamanda İran ve Irak'ta da etki yaratabileceğini dile getirdi.
Reuters, PKK terörünün on yıllar boyunca yarattığı ölümleri
hatırlatırken, çağrının Türkiye için önemli sonuçlar yaratabileceğini ifade
etti.
ABD merkezli Financial Times gazetesi de "10 binlerce insanın hayatını kaybetmesine yol açan çatışmaların sona ermesi için önemli bir adım" dedi.
Wall Street Journal gazetesi, Türkiye'yi ve Orta Doğu'yu istikrarsızlaştıran çatışmayı bitirme fırsatı yarattığını ifade etti.
….
Bahçeli’nin çağrısından Öcalan’ın mektubuna kadar her şey o kadar hızlı gelişti ki; Öcalan’ın bu çağrısına rağmen hiçbirimiz pozisyonumuzu değiştirmedik. Pek çoğumuz, daha önce çok defa izlediğimiz bir filmi izler gibi son derece temkinli ve şüpheci tavırla ekranlara baktık. Yarım kalmış, anlam veremediğimiz pek çok soru akıllarda vardı.
Bu çağrı en başında neden Bahçeli’den geldi.
En önemlisi Devlet karşılığında ne söz verdi.
Yine HDP heyeti gitti geldi. 2013’te sürecin ilk çağrısı
böylece gerçekleşmiş oldu. Öcalan, PKK’ya "Silahlı güçler sınır dışına
çekilsin" çağrısı yaptı.
Yine PKK silah bırakıyordu.
Öcalan’ın çağrısıyla PKK’nın silah bırakması için bir
kongre düzenlenmesi istendi.
10 maddelik bir mutabakat açıklandı.
2013’te IŞİD tarafından neredeyse yok edilme aşamasına
geldiğini unutmayalım. Kandil, kamyon dolusu militanı Suriye kuzeyine
gönderirken, Türkiye cephesinde oluşan açık onu belki de bu yüzden Türkiye’ye
yakınlaştırdı. Yine bana göre ABD’nın Suriye’de imdadına yetişmesi ve Aynel
Arap hattından yani PKK jargonu ile Kobani’den itibaren onu Suriye’nin güney ve
güney doğusu yani Deyr ez Zor’a kadar olan bölgeye yerleştirmesi derin bir
nefes almasını sağlamıştı.
İlk çözüm sürecinin bittiği 2015’te örgüt Suriye
kuzeyindeki varlık mücadelesini kazanmış Kandil de nispeten rahatlamıştı.
Esad’ın gitmesiyle içerde en büyük lojistik ve ittifak
unsurunu kaybeden PKK’nın Suriye kolu, Ruslar’ın da ülkeden ayrılmasıyla
dayanaktan yoksun kaldı. Doğusunda Türkiye, kucağında oturduğu yeni Suriye
yönetimi, Ruslar…. YPG’nin o çok taraflı ittifak harmanı bir anda ortadan
kalkmış oldu. O kadar ki İsrail’den bile yardım isteyecek hale geldiler.
İşte tam bu süreç gündeme gelen yeni süreç, belki de Suriye kuzeyinde yeni bir aşamaya geçtiğimizi de haber veriyor.
Elbette bu süreçte de müzakereler var. Ancak ilkinden dili yanan devlet, bu defa bu süreci kamuoyuna yansıtarak yeni bir hayal kırıklığı yaşatmamak adına adımlarını son derece dikkatli atmaya çalışıyor. Silah bırakmanın sadece tek taraflı ve pazarlıksız yürüdüğü izlenimi hedefleniyor. O nedenle bu sürecin bir adı yok. O nedenle bu defa müzakerelerden bahseden yok. Diğer taraftan buradaki müzakerelerde de aslında sürecin birinci bölümüne benzer talepler olduğunu söylersek hata etmiş olmayız.
O soruyu bir daha soralım.
Bu çağrı en başında neden Bahçeli’den geldi.
En önemlisi Devlet karşılığında ne söz verdi.
Diğer taraftan Başkan Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı
olması için alınacak erken seçim kararı için salt çoğunluğun sağlanması
hedefleniyor olabilir. Normal şartlarda 2 dönemi dolduran Erdoğan, seçim
takvimine göre 2. Defa aday olmayacak. Bunun istisnası ise erken seçimler….
Önümüzdeki seçimler için olası bir erken seçim kararı DEM’siz bir oylamada
yeterli olmayabilir.
Türkiye’de seçim atmosferi var ve Bahçeli, milliyetçi
tabanı kaybetmeden terörün bittiğini ilan edebilecek bir çözüm arıyor olabilir.
PKK’nın tamamen tasfiye edilmesi, MHP’nin elini güçlendirebilir.
Kandil’deki PKK liderleri ile Öcalan arasında bir güç
mücadelesi var. Bahçeli’nin çağrısı, Öcalan’ı Kandil’e karşı bir koz olarak
kullanma hamlesi de olabilir.
Türkiye, Suriye’de ve Irak’ta PKK/YPG’ye karşı
operasyonlarını sürdürüyor. Öcalan’ın çağrısı, PKK’nın bölgedeki gücünü
azaltabilir.
2015’te Ortadoğu’da büyük değişimler yaşanıyordu.
Suriye’de PYD/YPG’nin güçlenmesi, ABD’nin PYD/YPG’yi desteklemesi gibi
gelişmeler, PKK’nın savaş stratejisini gözden geçirmesine neden olmuş olabilir.
Öcalan, PKK’nın Türkiye’de silah bırakıp, enerjisini başka alanlara
yönlendirmesini istiyor olabilir. Yani 40 yıl daha silahlı çatışmaya devam
etmektense, Suriye kuzeyinde Türkiye’nin de en azından başlarında zımni olarak
defakto da olsa ses çıkarmayacağı bir toprak kontrol etmek daha akıllıca.
Öcalan’ın bu açıklamayı yapmasının kendi konumunu
güçlendirme çabasıyla da bağlantısı olabilir. Uzun yıllardır İmralı’da tutuklu
bulunan Öcalan, bu tür bir çağrıyla hem devlet nezdinde hem de PKK içinde etkin
bir figür olmaya devam etmek istemiş olabilir.
Ancak süreç 2015’te sona erdi ve PKK silah bırakmadı.
Sonuç olarak Öcalan’ın bu çağrısı, örgütü yeni bir stratejiye yönlendirmek
amacıyla yapılmış gibi görünüyor.
Ve şimdi, gözler bir kez daha Suriye’de. PKK, bu kez
geçmişte kazandığı varlık mücadelesinin ardından, farklı güçlerle şekillenen
yeni dengelere göre bir kez daha varlık göstermeye çalışıyor. Ama bu defa süreç
farklı. Sadece bir iç meselenin çözülmesinden öte, Türkiye'nin dış
politikasında önemli bir fırsat da doğmuş olabilir. İsrail, İran, Irak, ve
ABD... Her biri bu satranç oyununda birer taş, birer hamle.
Çağrı ve Türkiye’nin yaklaşımının Suriye’nin kuzeyi ve
oradaki PKK yapılanması ile ilgili olmadığı açık. Bu süreç 90’larda Irakta
oluşturulan Kürt bölgesine benzer bir yapıyı Suriye kuzeyinde de bir PKK
devletçiği şeklinde oluşmasına neden olabilir. Kesin olan şu ki bu gelişme
sadece Türkiye’nin içiyle ilgili değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun geleceğini
şekillendirecek bir dönüm noktası.
Abdullah Öcalan, PKK, İmralı, 1999, silahlı çatışma,
çözüm süreci, kongre, PKK lağvetme, PKK çağrı, terör örgütü, Kürt sorunu,
Türkiye gündemi, siyasi gelişmeler, ateşkes, Abdullah Öcalan açıklama, barış
süreci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Küfür ve hakaret içeren mesajlar silinecektir.